'Evin en önem verdiğiniz yeri neresidir?' dense, herhalde herkes salon, oturma odası vs der. Ben düşünüyorum da, banyo-tuvalet derim herhalde. Özel bir ilgi ve hassasiyetim var evin bu bölümüne, sadece evde değil, gittiğim mekanlarda da işim olmasa dahi gider bakarım nasıl döşenmiş diye. Arkadaşımla gittiğimiz bir sushi restoranında mesela öyle methetmişim ki, bir dahaki gidişinde ablasına önermiş 'gidip görmelisin' diyerek=) Ben bir mekana verilen önemin banyosundan belli olduğu görüşündeyim. Suyun ve aromatik kokuların eşliğinde yapılmış bir banyo seansı da, ruhun arınması adına bir meditasyon özelliği taşır benim adıma.
Geçenlerde arkadaşlarla sohbet ederken bu banyo konusu açıldı. Paris'te eskiden soyluların asaletinin yıkanmama sürelerine göre ölçüldüğünden, hatta sırf üzerlerindeki kokuyu bastırmak adına parfüm geliştirdiklerinden bahsettiler. Günümüzün 1 numaralı parfüm üreticisi olmalarına şaşırmamak gerek... Banyo kültürüne merakım üzerine bir küçük araştırma yaptım ve şöyle ilginç bilgilere rastladım...
- 1500'lerin İngiltere'sinde insanlar senede bir kez Mayıs ayında banyo yapıyormuş ve henüz kötü kokmadıkları için Haziran ayında evleniyorlarmış. Gelinlerin ellerinde bir buket çiçek taşımasının sebebi ise vücutlarındaki kokuyu bastırmakmış! İçi sıcak su ile dolu bir fıçıda yaptıkları banyonun öncelik sırası ise, önce evin erkeği, sonra oğulları ve geri kalan erkekler, sonra kadın ve çocuklar şeklindeymiş. Yıkanırken hep aynı suyu kullandıklarını da hatırlatmakta fayda var!
- Paris'te 'Banyocu' mesleği ile ikişer kişi bakır bir teknesi olan arabayla sokakları gezermiş. Yıkanmak isteyenlerin evlerine bu bakırı yerleştirip içine kovayla sıcak su taşırmış. Yıkanma sırası ritüeli ise İngiltere'ye benzer... Bu şekilde yıkanmanın masraflı olması, halkı yine senede sayılı kez yıkanmaya sürüklemiş.
- Yunanistan'da eski hamamlar toplanma, eğlenme, yemek yeme alanı imiş.
- Roma İmparatoru Neron'un annesi ve eşi Popee, eşek sütüyle yıkanarak tarihte yerini almış ve Fransız tarihçisi Michelet Roma'nın durumunu 'Bin yıl boyunca bir tek banyo bile yapılmadı' şeklinde dile getirmiş.
- Rönesans'la birlikte Avrupa'da su kullanımından daha da uzaklaşılmış ve pisliğe alışan toplumda banyo yapıp yapmayacağına doktor karar verir olmuş, çünkü suyun mikrop ve hastalık taşıdığı söylenmekteymiş.
- Avrupa'nın tekrar banyo alışkanlığı elde etmeleri 19. yüzyılı bulmuş.
- 16. yüzyılda Avrupa'da hamamların yapılmasına son verilirken, İslam Dünya'sında temizliğin ön planda olması ile Türkler aldıkları şehirlere hamamlar yapmaya başlamış ve Evliya Çelebi 17. yüzyılda İstanbul'da 302 çarşı hamamı, 14.536 saray ve konak hamamı bulunduğunu söylemiş.
İlginç değil mi? =)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder