Gitmeler ile olan bağımı biliyorsunuz... Seviyorum ardımda bırakmayı kafama takılanları, keşfedilecek yeni yerler bulmayı, hayat görüşümün aslında ne kadar sığ olduğunu bir kez daha ispatlamayı.. Yeni yerler, yeni kültürler, yeni insanlar tanımanın her zaman ufku genişlettiği gerçekliğine inanırım bu yüzden iyi de olsalar, kötü de.. Sen her birinden kendine bir çıkarım yapabilmeyi başarıyorsan, hayattan verim almayı da becerebiliyorsun demektir zira...
Özellikle yurt dışına çıkmak benim için ayrı bir özgürlüktür. Sanki hayatında bir cep oluşturmuşsun gibi gelir.. İlerlediğin yola, çevrendeki insanlara, yaşadığın hayata bir mola almışsın hissi olur. Hiçbiri umrunda olmaz ve senin bunları düşünecek ne zamanın olur ne de yerin.. Sen bir mola almışsındır ve yapman gereken tek şey o anın tadını doyasıya çıkarmak ve bol bol enerji depolamaktır.. O kadar uzaksındır ki hepsinden... Haketmişsindir bu "free zone"da özgür yaşamayı sonuna kadar!
Bu seferki destinasyonum Kuzey
Yunanistan, Güney Makedonya oldu. Aslında temel amaç deniz-kum-güneş
eşliğinde yüzmek, yüzmek ve yüzmekti.. Ne var ki, kış mevsiminin ve
serin havaların bu yılki bir an önce gelme hevesi benim hevesimi ekarte
etti. Yine de kıyamayarak güneşi bize geri göndermesi sonucu
keyfimiz bozulmadı. Hatta daha fazla gezme imkanı bulduğumuz için belki
de iyi olmuştu böylesi...
Gitmelerin en önemli yanı ve gitmeleri en anlamlı kılmanın bir önemli yolu da yanında götürdüğün ve orada tanıdığın insanlardır malum... Ben her iki konuda da şanslıydım. Geziye çıkmaktaki temel mottom olan "keyfini çıkarmak" hususunu başarıyla yerine getirebildim diyebilirim..
Ayrıca biliyorsunuz ki, hayatımdaki her bir yenilik, yeni birer yazıyı
da beraberinde getirir.. Bu yüzden birçok malzeme topladım geldim
diyerek müjdeyi verebilirim! =)
Aslında bu seferki turumuz ülkeme bir kez geri dönerek bakmamı sağladı. Bugüne kadar gittiğim her yer bana nereden geldiğimi unutturmuş ve hiç hatırlamak istemememi sağlamıştı. Bu seferkinde tüm Ege kıyıları, Makedonya'nın doğası ve yapıları bana dejavu hissi verdi. Zira, aynılarından ülkemde de vardı.. Hatta belki de daha güzel ve daha işlenmişlerdi nakış gibi... Tek güzelliği seni ülkende boğan, çileden çıkaran düşünceleri, kuralları, yobazlıkları geride bırakmış olman ve burada özgürlük hissinin her bir zerresini doyasıya yaşamandı.. Bu yüzden gitmek yine anlamlı olmuştu.
Halkidiki, Selanik, Kavala, Thassos, Bitola, Struga ve Ohri'ye dair tüm güzellikler, yapılması gerekenler ve içmeden dönersen dövülecekler listem çok yakında! Beklemde kalın;))
Çok Sevgiler!
Gökçen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder