Şu flu görüntü kime ne hissi, ne düşüncesi uyandırır bilemem ama benimle birlikte içinde birtakım kıpırtıların oluşacağı birçok kişi tanıyorum. Evet, orası Hamburg...
Bir insanın şehre dair beklentilerinin büyük bir kısmını büyük ölçüde karşılayan bir şehir Hamburg...
Almanya'nın kuzeyi olması ve deniz yerine kocaman bir nehre sahip olması, yaz şartlarını biraz -benim algımda ise epeyce- zorlasa da, seviyorsanız o şehri, anlamlı olacaktır yaz mevsimi yine...
Keza, benim algımda bile yaza dair yer edinebilmiş bir yer bir şekilde... Nehir diyerek geçilmemesi gereken Elbe, Avrupa'nın ikinci büyük limanına ev sahipliği yapmakta en başında.
Bununla birlikte, uzun bir sahil şeridi oluşturmakta nehir şehrin içinde. Plajının var olması, kimisi için yüzme imkanı da sağlamakta. Kimisi için diyorum, zira biz temizlik açısından tereddütte kaldığımız için plajını kullanmakla yetinmiş idik. Ama farketmezdi yine de Ankara gibi bir şehre kıyasla... Plajı vardı, plaj anlayışı vardı, güneşlenmenin, sere serpe yatan insanların normal karşılanması durumu vardı sonuçta.
Aynı zamanda benim The OC'ye benzettiğim yazlık evlerin cephe aldığı yazlık muhitleri de mevcuttu... Plaj partisi yapan gençlere de kapıları açıktı.
Bunun yanı sıra, Elbe Nehri'ne paralel uzanan şehrin metropolitan bölümü için de alternatif çözümler oluşturulmuş, 'beach cafe'ler gibi.
Kapısından girdiğinizde zemin; kum, oturma alanları; şezlong, içecekler; pipetli, buzlu kokteyler ve kostümler; bikini-mayo olarak değişiyor...
"Bizim plajımız yok doğru düzgün, deniz yok çünkü..." anlayışından çok uzaklar yani anlayacağınız...
Üzerine bir de geceler boyu parti imkanı sağlayan, geceleri de değerlendiren, "gün bitti hadi yatalım rutinliğinden bezdiren" gemi konseptleri de oluşturmuşlar.
Hayatın değerini, keyiflerinin kıymetini, eğlencenin önemini bellemiş ahaliler sonuçta...
Yaz deyince aklıma geldi..
Yazması bile güzel... Bir de yaşadığınızı düşünsenize..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder