Hayatta bir kere de "sanmıştım" demek istemezsin. Olmadığına kanaat getirdiğin gerçekliklerin vardır. Bunu kabullenmişsindir çoktan. Bu inanışla yaşamayı makul hale getirmişsindir. Sonra bir anda ısrarlı bir şekilde bu gerçekliğini kurcalamaya, dürtmeye başlayanlar gelir. Önceleri oralı olamasan da bir şekilde aklın çelinir. Artık düşüncelerinin pimi çekilmiştir. Tam bir yargı söz konusuyken 'acaba'ların oluşmaya başlamıştır artık. O kadar ara bir düşüncedir ki üstelik, iplerin elinden gitmesi tedirginliğin hat safhaya çıkmaya başlamıştır. "Ya onların dedikleri gibiyse" demeye başlarsın içten içten. Şu noktadan sonra, a'dan b'ye varma, varıp varamama kuşkuların içini kaplar. Tek dileğin vardır, ya b'ye ulaşmak, ya da a noktasında kalmak yalnızca. Ama yolun ortasında kalmak.. Asla...
Bu durum artık canını öyle sıkmıştır ki, gri renk görmeye tahammülün kalmamıştır. Siyah mı beyaz mı bilmen yeterlidir. Emin olduğun bir durum için yine beklenti içerisine girme durumundan bıkmışsındır. Uğracak gücün de, enerjin de bitmiştir.
Bu yüzden b noktası ufukta silikleştiği zaman, en ideal yol, a noktasına geri dönmektir.
Çünkü orada 'survive etmesini' bir şekilde bilmişsindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder