Ciddiye alınan konular azaldıkça, ciddiye alma seviyesi artıyor.
Önemsemediğin kişiler, önemsemediğin konular, önemsemediğin "oldur"tulamamışlar...
Konular kafanda hep aynı fonda tınlar:
"Bla Bla Bla..."
Umursama eşiğin çok yükselmiştir zira.
Kim ne demişse demiş, kim ne yapmışsa yapmış, kim sövmüşse sövmüşse:
"Kimin umurunda?!"dır.
Başardıklarını kimseye anlatmaya ihtiyacın olmadığı gibi, takdir görme arzun da indirgenmiştir,
Anlasalar ne değişecektir ki hayatında?
Kendi tatminiyet duygundan ötesi yoktur sonuçta...
Yine benzer tınılar fonda...
"Kimin umurunda?"
Derken işin diğer boyutu belirir hayatında...
Ciddiye alma konun azdır da,
Aldığında nelerin değiştiğine şahit olursun büyük bir şaşkınlıkla...
Nasıl değiştiğine,
Neler hissettiğine...
Kritik durumları bile umursamazken,
Belki de çok sıradan olan şeyler için günlerce kafa yorduğuna,
Gecelerce aklına takılıp, sabah güne farklı başladığına,
En küçük bir sebepten dünyaya küsmüşken,
Yalnızca bir cümleyle hayata bağlandığına...
Bu sefer kimse umursamasa da, cümle değişir burada:
"Benim umurumda".
Ve ısrarla,
- Arada kızsan da -
Mutluluk sebebin olduğuna,
Ciddiye aldıklarınla,
"İyi ki"n olduğuna...
Fondaki yeni tınıyla:
"Nice yaşlara"...
Kutlu olsun, doğru anladımsa :) Tanıdğım yüreği güzel insanların en özellerindensin. Kısmet olsa da gerçek de de tanışsak. Kalemin böyleyken, ruhun bu kadar güzel yansıyorken, gerçek hayatta seninle bir kahve paylaşmak güzel olurdu. Züleyha ben bu arada, daima takipteyim :)
YanıtlaSilCanimsin =) ici'cez o kahveyi sen merak etme =)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil