Üçüncüsü düzenlenen ve benim yarı memleketim olmasına rağmen yeni nail olabildiğim Urla Enginar Festivali'nin şaşaasını duymayan kalmamıştır sanıyorum ki. Hem basın bültenlerinden, hem tv programlarından, hem sosyal medyadan, hem de seyahat acentalarından...
Ben de katılamayanlar için genel bir derleme hazırladım. Festival ile birleştirdiğim Sevgili Bahar Akıncı röportajım ise ayrı bir post olacak. Takipte kalın!
Urla Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ekonomik Üniversitesi öncülüğünde oluşturulan etkinlik, neredeyse bir üniversite şenliği tadında hazırlanmış. Urla'yı kampüs alanı sayarsak, birçok noktada devam eden canlı müzik, dans gösterileri, ünlü aşçı ve isimlerle workshop'lar, ana merkez olan Cumhuriyet Meydanı'nda gün boyu açık kalan yiyecek standları ve hediyelik eşya pazarları... Tüm şehir üç gün boyunca bu tattaydı.
Bunun yanında son zamanlarda açılmış olan birçok kaliteli mekan da açık alandaki oturma alanlarıyla festivale eşlik etti. Alaçatı çok yakında turistik popülaritesini Urla'ya kaptıracak gibi geldi bana.
Aslında sizlere uzun uzun festivali anlatmayacağım. Bunun yerine "neden bu festivale gelmeli?"yi maddelemek istiyorum kısa kısa ve hemen başlıyorum.
1. Enginar Cenneti
Enginarın her cinsinden istediğiniz kadar alarak evinize götürebilir, kendi tariflerinizi uygulayabilirsiniz. Hem gözünüz hem de karnınız epey bir doyacak!
Enginarın her cinsinden istediğiniz kadar alarak evinize götürebilir, kendi tariflerinizi uygulayabilirsiniz. Hem gözünüz hem de karnınız epey bir doyacak!
2. Yiyecek Stantları
Hiç aç kalmayacaksınız. Özellikle sağlık açısından birçok kritik yararı olduğu söylenen enginardan yapılabilecekleri görünce mutfak vizyonunuzun oldukça genişleyeceğine eminim. Benim öyle oldu en azından!
3. Sokak Konserleri, Workshop'lar, Şovlar
Gün boyu şehirde müzik hiç susmuyor. Birçok noktada aynı anda devam eden konserler, DJ performansları, arta kalan boşluklarda konuşlanan sokak müzisyenleri, darbukası ve dansçı teyzeleriyle müzik yapan Romenler ve eğlenmek için kendi müziğini açan stantlar... Lokal dans ve tiyatro gösterileri... Sürekli bir tebessüm halinde ve hafif ritmik adımlarda olmanız çok olası. Bunun yanında yemek ve sağlık üstüne çeşitli workshop ve oturumlar ile de canlı TV programı tadı alabilirsiniz...
4. İzmir Marşı
Atatürk ve Cumhuriyet sevgisini, İzmir Marşı ile dolu dolu, damarlarına kadar yaşayan ve yaşatan bir şehirde, sıradan bir vatandaş olarak dolaşmak kadar özgürce bir his yok diye düşünüyorum.
5 Medeniyet Ruhu
"Üç günlük festivalde mi göreceğiz medeniyeti?" demeyin. Gerçekten somut olarak fark edebiliyorsunuz. Size yanlışlıkla çarpan birisinin dilediği özür, yol istemenin nezaketi, hızlı adımlarla ilerlerken bile duyulan müzikle dans edilebilmesi, havanın da sıcaklığıyla herkesin yazlık modda giyimi ve hiç kimsenin bunu yadırgayacak ne bir bakışı ne de hareketi, eğlenen insanların oturan insanları yalnızca memnun etmesi, gibi gibi gibi... O kadar özlemişiz ki... İster ünlü, ister siyasi, ister gazeteci... Herkesin tüm festivale katılanlar gibi yalnızca sıradan bir vatandaş olarak eğlenmesi...
6. Yerel Ekonominin Kalkınması, Örnek Olması, Ev Kadınlarının İş gücü
Para kazanmak güzeldir. Ama bunun için gerçekten çalışmışsan ve hak ederek kazanmışsan anlamlıdır. Ev kadınlarının ürettiği yiyecekler başta olmak üzere tüm ürünlerin hem lezzeti hem kalitesi başka, hem de karşılığını ödediğinde karşında gördüğün yüzlerdeki gururlu ifade paha biçilemez.
Ben tüm festival boyunca mutlu ve gözlerim dolu dolu dolaştım. Ankara'ya dönerken de yanımda bolca enginar taşıdım. =)
Aynı yazıyı başka birçok şehir festivaline birebir uyarlayabilmek dileğiyle ve bir sonraki festivalde karşılaşmak üzere.
Sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder