Lüset Kohen Fins, İstanbul'da doğmuş, 1997-2009 yılları arasında City Plus İstanbul dergisini yayınlamış, ardından New York'ta NYC Food & Mood ismiyle dört yıl süresince şehir rehberi çıkarmış bir yazar... Hem İstanbul'un hem de New York'un metropolitan yaşamıyla harmanlanmış bir birikime sahip olmuş kendisi...
Şimdiyse onu ‘’On
Derin Ayak İzi’’ adını taşıyan kitabıyla görüyoruz karşımızda. İngilizce olarak
kaleme almış olduğu kitabı, yine kendisi Türkçe'ye çevirmiş olduğu için şanslı olduğumuzu düşünüyorum, zira yazarın gerçek düşünce ve işleyiş tarzının en doğru bu şekilde anlaşılabileceği görüşündeyim..
Uluslararası HarperCollins Authonomy Ödülü’ne layık görüldüğü Şubat 2013'ten sonra ülkemizde de oldukça merak uyandırmayı başarmış durumda "On Derin Ayak İzi"...
Julia Roberts'ın daha sonradan filminde yer aldığı Elizabeth Gilbert'a ait 'Ye, Dua Et, Sev' kitabında en ilgimi çekmiş olan Hindistan bölümünden ve Mina Urgan'ın 'Bir Dinazorun Anıları' isimli kitabında bahsettiği aborjinlerin kendilerine has yöntemlerinden aşina olduğum, oldum olası bende merak ve gizem uyandırmayı başarmış olan bir terim vardır bu kitapta da önemli paya sahip olan: 'Mantra'lar...
Lüset Kohen Fins de, kendi romanında kurgulamış olduğu bir düşünce akımı olan 'Zhuizm'e dair mantraları bizlerle buluşturuyor kitabında...
Özellikle de bu yüzden ‘’On
Derin Ayak İzi’’ okunacaklar listeme ilk sıradan giriş yapmış bulunmakta!
İşin sürpriz kısmı olarak ise şimdi gelin bir de romanını ve düşüncelerini kendi kaleminden bizzat dinleyelim...!!
Merhaba
Bayan Fins,
Öncelikle
çok teşekkür ediyor, Gökçen Gökyer Blog'a
hoşgeldiniz diyorum...
G.G. Zhuizm düşünce akımının lideri Wen Bao Zhu’nun evinde ölü bulunmasının
ardından başlayan bir kurgu yer almakta romanda. Nedir bu Zhuizm düşünce akımı
genel olarak?
L.K.F. Zhuizm tamamen kurgusal bir
felsefe akımı. Kitapta yer alan ana karakterlerden biri olan Wen Bao Zhu
tarafından kurulmuş ve 2020 yılına doğru iki milyarın üzerinde takipçisi olan,
geniş kitlelerce benimsenen bir yaşam biçimi de diyebiliriz bunun için.
G.G. Romanda doğru
zamanda doğru kişilerle olmanın öneminden, tesadüflerin hayatımızda nasıl yer
tutabileceğinden bahsediyorsunuz... Bu bir olumlama mıdır aynı zamanda? Bir
'Secret' gibi başucu kitabı mıdır mesela?
L.K.F. On Derin Ayak İzi tamamen bir
kurgu roman, daha doğrusu çağdaş bir metropol hikâyesi. İçinde yeni nesil felsefe
akımlarını barındıran birçok düşünce modeli de var. Secret kitabı ise sadece
temel bilgi ve teorilerden yola çıkarak hazırlanmış bilimsel bir eser. Amacım,
okuyucuyu roman lezzetinde, bir an bile sıkılmadan takip edebilecekleri ve vermek
istediği mesajları karakterler üzerinden işleyen yeni bir janra ile
tanıştırmaktı.
G.G. Kurgu olan bir
romanın gerçeklik payı var mıdır peki? Herhangi bir esinlenilmiş yaşam öyküsü
ya da?
L.K.F. Olmaz olur mu? Hikâyenin tüm
kahramanları aramızda aslında... İçinde biraz o, biraz ben biraz da sen varsın.
Harry Potter, Superman, Braveheart ya da Tatlı Cadı Samantha hiç yaşamadılar
ama biz onları var kabul ettik, hatta onlardan esinlenerek ortak paydalar
bulduk hayatımızda...
G.G. İstanbul'da
doğdunuz ve buradaki kariyerinize Amerika'da devam ettiniz… New York ile
İstanbul'u nasıl karşılaştırırdınız hem yayıncılık hayatı, hem de kitabınızda
da bahsettiğiniz metropol yaşamı açısından..
L.K.F. Benzer o kadar çok nokta var
ki saymakla bitmez. Ama bir o kadar da farklılık var. Bu biraz sosyo-kültürel
tespitler içeren bir mesele, bunu daha sonra konuşsak? (Memnuniyetle! =) )
G.G. Bu romanı
diğer romanlardan ayıran en temel özellik nedir size göre?
L.K.F. Benim bu konuda bir yorum
yapmam yanlış anlaşılabilir, fakat yurt içi ve yurt dışı okuyucu yorumlarını
baz alarak bakarsak, On Derin Ayak İzi ile ilgili ortak bir tespit var. Hikâyenin
işleniş tarzından, diyalogların gerçekçilik ve doğallık derecesinden ve Zhuizm
gibi çağdaş bir yaşam felsefesinin kurgulanma şeklinden etkilenip bu kitabın mutlaka
sinema filmi olması gerektiğini düşünen yüzlerce kişiden mail aldım. Eğer
birilerinin kalbine onların zayıf noktalarını ajite etmeden dokunabilmeyi başarabilmişsem
ne mutlu bana...
G.G.
Kahramanlarımızı ileriki romanlarınızda da görecek miyiz?
L.K.F. Hayır. Bir sonraki romanımın
adı Enginar Mevsimi ve hepsi bambaşka karakterler, dolayısıyla bambaşka
hayatlar yaşıyorlar. On Derin Ayak İzi kitabının devamı gibi algılanmasını
istemediğim için bu romanda yepyeni bir kurgu ve konu ile yola çıktım.
G.G. Türkiye'deki okurlarınıza Gökçen
Gökyer Blog aracılığı ile ne söylemek istersiniz.. Yaşamla ilgili
temel bir 'motto'nuz var mıdır herkese tavsiye edecek?
L.K.F. Evet var. Wen Bao Zhu
mantralarından bir tanesini paylaşmak isterim mesela... Huzursuzluk denen şey; istemeden kırdığımız
kalplerden, tutamadığımız sözlerden ve talihsiz yanılgılardan oluşan bir ‘tatsız
duygular’ silsilesidir. Bu yüzden hayat elinden geleni değil gerekeni yapanın
elinden tutar.
Teşekkürler
sevgili Gökçen Gökyer...
Sevgili Lüset Kohen Fins'e ve aracılığı için ise Hürriyet Bumerang'a çok çok teşekkür ediyorum!
İçten
Saygılarımla,
Gökçen
Gökyer
Kitabı okudum, gerçekten farklı ve keyifle okunası bir roman.
YanıtlaSilOkudum. Olduça farklı bir kitap...bence herkes okumalı
YanıtlaSil