Sene Gözden Geçirmesi

Özellikle hayatta daha fazla sorumluluk almaya başladıktan sonra her seneyi tamamlarken bir gözden geçirme eğilimine giriyor, tüm yılın verimini irdeliyorum. Hayatıma neler katmışım, neleri çıkartmışım, nelerin farkındalığına ulaşmış, nerelerde eksik kalmışım; kalmış mıyım?, ilerletmem gereken hususları ayıklayabilmiş miyim?...

Yaptığım bu kıyas yalnızca bir önceki senemle, kıyasladığım kişi ise yine kendim oldu.

"Daha .. oldum mu?"
Bir önceki seneki benden...

Muhakememdeki en temel kriter de adalet duygusu oldu.
Vicdanen içime sinmiş miydi her şey?

Sims oynayanlar hatırlar mı? Her kişinin belirli ihtiyaçları olur ve bunun her birini beslemezsen o ihtiyaca karşı uyarı belirir. 

Ben de biraz kendimi böyle görüyorum, her bir kategori ile ilgili şarj etmem gereken ayrı görevlerim var ve biri bile eksilirse genel modumdan sistem uyarısı geliyormuş gibi...

Bazen boş vermek gerektiğini es geçmem de hep bu sebepten.

Hayattaki beklentilerim, kişiliğim, gezdiklerim, öğrendiklerim, tattıklarım, iletişim içinde olduklarım...

Her biri aslında bu şarj çizelgelerimi besleyen unsurlar.

İçlerinden bozuk enerji çıktığında şarjdan yiyerek enerji ve zaman kaybı yaşadığımı hissediyorum.

Sevmiyorum bu yüzden boşa zaman harcadığım, bana bir şey katmayan, hayatımdan çaldığını hissettiğim insanları, sürekli eleştirenleri, şikayet edenleri, her konunun negatif yönünü görenleri, tüm sorunlarını öfkeyle çözenleri, kendini geliştirmediği için karşısındakinin kültürünü aşağı çekenleri, küçük dünyasıyla karşındakini dizginlemeye cesaret edenleri, kötüleri... 

En çok da kötüleri. 

Dini aktiviteleri hayatında tuttuğu için ruhunun temiz olduğunu düşünenleri, yaptığını düşündükleri iyiliklerin kötülüklerini gölgelediğini düşünenleri ve bu gölgeleri göremeyenleri...

Kendini geliştirmeyen, ruhu geçmişte kalmış, halen bu psikolojiyi de çevresine zorla benimsetmekten çekinmeyenleri...

Hak yiyenleri...

Öngörmenin ne olduğuna dair hiç fikir edinememişleri...

Geldiği gibi yaşayan, sonrasını düşünmeyenleri...

Kabalığı yaşam biçimi haline getirmiş, bundan da övünenleri...

Görgülü olmayı hiç düşünmedikleri gibi, görgülü davrananları fark edemeyenleri...

İçi saf kötülükle, kinle, nefretle beslenirken, çevresine "iyi düşünün" nasihatleri verebilenleri...

Başarıyı görmezden gelenleri... 

Çabalayanların hakkını vermeden geçiştirip gidenleri...

Gerçek iyiyle; iyilikle, gerçek kötüyü; kötülüğü ayırt edemeyenleri...

Her sohbete negatif yorumla gireni...

Her sohbeti eğitici tavırla bitireni...

Kendi cehaletini görmeyenleri...

Değerli insanların karşısında önünü iliklemesini bilmeyenleri...

Bilmediği gibi kendi "değerini" ona bildirme çabasına girenleri...

Karşısındakinin özgür karar alma hakkını reddedenleri, karşısındakinin özgür alanına müdahale etmeyi kendinde en doğal hak olarak görenleri...

Fiziken yaş almış ama zihnini büyütememişleri...

Kendi hayatına dair bilgi vermeden kendini senin vereceğin her karara ortak görenleri...

Sırf çıkar için çevrede gezinenleri…

Ağızdan laf almaya çalışan dedikoducu tipleri...

Dedikoduyu sosyalleşme aracı olarak görenleri...

Haddini aşan çömezleri...

Ekstra sorumluluk almadan geçinenleri...

Hiç tanımadıkları insanlar için bile kötülük isteyebilenleri...

İyiliği "kendi çıkarı" başlığı altında toplayabilenleri...

Senin başrolünde olduğun rollere çirkince el atmaya çalışan yan rolleri...

ve bazen de,

Tüm bu insanlara karşı tahammülüm tükendiği için bizzat kendimi...

Sevmiyorum...

Sanırım bu yıl sonu kendimden aldığım verimde, kendime dair en sevmediğim özelliğim bu oldu.

Tüm bu insanlara karşı tahammül kredim tükendi.

Herkes durum farkındalığı yaşayana kadar, farklı bir kredi çektim. Bir süre buradan yiyeceğim gibi duruyor.

Yeni senede, tüm olumlu hissettiğim verimliliklerimin yanına bir de tahammül diliyorum.

Bu saydıklarımın yalnızca benim değil, toplumsal güncel bir hissiyat olduğunu biliyor, bu yüzden hepimiz adına diliyorum.

Hepimize mutlu seneler!


5 Çayı İçin Pratik Tarifler

Beş çayında gelen misafirlerinizi pratik bir şekilde hazırlayabileceğiniz ve lezzetli ikramlıklarla ağırlamak istiyorsanız doğru adrestesiniz.  Beş çayı için hızlı ve kolay bir şekilde hazırlayabileceğiniz pek çok farklı ikramlık tarifi bulunuyor. Peki, en hızlı şekilde hazırlayabileceğiniz tarifler hangileri?

Kısır

Kuşkusuz hazırlanması en kolay ve lezzeti de bir o kadar beğenilen ikramlıkların başında kısır geliyor. Pişirme uğraşı ve sürekli fırını kontrol etme telaşı yok.  Önce bulguru ıslatın ve bulgur içerken içerisinde kullanacağınız  yeşillikleri hazırlayın. Görüntüsüyle de iştahları kabartan kısır 5 çayı için en ideal seçeneklerden biridir. Üstelik evdeki malzemeler nelerse içerisine onları ekleyebilirsiniz.

Sigara Böreği 

Yine hızlı bir şekilde hazırlayabileceğiniz ikramlıklardan biri de sigara böreğidir. İstisnasız herkes tarafından sevilen ve çıtır lezzeti ile ön plana çıkan sigara böreği  pek çok farklı peynir türü ile hazırlanabiliyor. Hatta şayet evinizde peynir çeşitleri yoksa haşlanmış patatesle bile yapabilirsiniz. Sadece

7 - 8 dakika içerisinde hazırlayabileceğiniz bir lezzet olduğu için sigara böreğini de mutlaka listenize ekleyin.

Mücver

Sıcak, ılık ya da soğuk olarak  servis edilebiliyor olması mücveri diğer ikramlık çeşitlerinden ayırıyor.  Diğer ikramlıkları nazaran biraz daha zaman alacağını belirtebiliriz. Ancak lezzeti ile misafirlerinizi kendine hayran bırakacağından emin olabilirsiniz.  Mücveri ne kadar çok farklı  malzeme ile birlikte hazırlarsınız o kadar lezzetli  olacağından emin olabilirsiniz. Şişkinlik yapıyor olması 5 çayı saatlerinde sıklıkla tüketilmesini beraberinde getiriyor.

Ağlayan Pasta 

Elbette 5 çayında misafirlerinize en azından bir adet de tatlı çeşidi sunmanız gerekiyor.  İşte bu noktada sizlere önerimiz ağlayan pasta olacak. Tatlı çeşitlerini hazırlamak diğer ikramlıklara nazaran biraz daha zamana alabiliyor. Bu nedenle en kolay şekilde hazırlayabileceğiniz tatlı çeşitlerini tek tek inceleyerek bunlar arasında en idealin ağlayan pasta olduğu kanaatine vardık. Bu arada ağlayan pasta tarifi için hemen Yemek.com adresini ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Kolay şekilde bu pastayı yapmanızı sağlayan tarif sitede mevcut! Hatta bu sitede hızlı ve kolay bir şekilde hazırlayabileceğiniz ve beş çayına uygun olan onlarca farklı tarif bulunuyor. Mutlaka göz atın ve yeni tarifler öğrenin.

Yeni Podcast Kanalım "Gökçen'le Keyifteyiz" Yayında!


Yeni Podcast Kanalım "Gökçen'le Keyifteyiz" Yayında!



Bir süredir bahsettiğim Podcast yayınıma başlamış bulunmaktayım!



Anlatacak aslında çok şeyim olmasına karşın anlatacak yer ve zamanı tam bulamadığım için açık havada, kuş - böcek sesleri fonunda çektim.

Hatta gelen geçen insanların beni deli sanmaması adına sesimi daha bas tonlarda kısık tutmaya çalışmış da olabilirim.

Ama ne derler bilirsiniz, ilk kaydın günahı olmazmış. =p

Zaten siz de yabancı değilsiniz. Önce bir merhabalaşalım, sonra devamını getiririz, öyle değil mi?

İlk yayında seyahatin faydalarından, dünyayı kurtarıcılığından falan bahsettim.

Bu çok kritik bilgilerimi merak eder, fikir beyan etmek isterseniz bekliyorum.

Tam da şurada. 

(Şimdilik Soundcloud'da, yakında Spotify ve iTunes'da)



x

Roadtrip Rotası: Gerede @BOLU

İçinden geçip gittiğiniz şehirlerin, turistik bir değeri olmadığını, turistik olmasa da görmeye ve tadını almaya değer olmadığı fikrine son zamanlarda karşıt bir durum sergiliyorum Uşak turundan da bildiğiniz üzere.

Benzer bir programla bu seferki keşif turu Bolu Gerede oldu.


Uzun yol mola noktalarından olan ilçenin, kenarından geçip gitmektense yapılabilecek daha detaylı işler olduğunu anlatacağım sizlere.

Belki doğrudan oraya Şehirden Kaçış turları bile makul olabilir. Hem yazın yaylalar ve piknik, hem de kışın kayak ve -bize göre- piknik için! =)

Bunun yanında merkezdeki tarihi yapıları da turlamadan devam etmeyin.

Gerede Tarihi

Öncelikle tarihinden ve "Anadolu'nun her yerinde kayda değer bir şeyler olmalı" tezimi destekleyecek bilgilerden başlamak isterim.


Bu bölgedeki ilk yerleşimi Bitinyalılar kurmuş, daha sonra da Frigyalılar, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar bölgeye hakim olmuşlar. 

Keçi Kalesi diye bahsedeceğim bölgede Bizans yerleşimi bulunduğu biliniyormuş. 

Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler'in Anadolu’ya gelmesiyle de Oğuz boyları yerleşmiş. Şu an Gerede'nin Kayı ile başlayan birçok köyünün bulunma sebebi de buymuş.













Gezilecek Yerler

1. Çalar Saat Kulesi

İlçe merkezinde minik bir yokuşun başında, Belediye Binası'nın da hemen yan tarafında kalmış olan Çalar Saat Kulesi 1882 yılında Ahmet Usta tarafından yaptırılmış. 

Kare şeklinde inşa edilmiş kule ahşap kaplamalı. Cumhuriyet döneminde onarım görmüş saat şu an çalışmıyor maalesef. 


2.Kiliseli Tüccarlar Hanı

Kiliseli Tüccarlar Hanı da merkedeki Kitirler Mahallesi’nde bulunuyor. Bizans döneminden kalma yapı 1800 yılından beri ayaktaymış.

İki katlı olarak inşa edilmiş ve kimi kısımları ahşap olduğunu okuduğum binanın heyecanla gittiğimde tadilatta olduğunu görmek beni biraz üzdü açıkçası.


Okuduklarıma göre ortasında üstü açık ve geniş bir avlu bulunuyormuş ve zemin kat zamanında hayvan barınağı ve dinlenme alanları olarak kullanılırken ikinci kat konaklamaya ayrılmış. 

Pencerelerinden birinde haç işaretli bir kilit bulunduğu için kilise olarak kullanıldığı da düşünülmekteymiş.

Dere yatağına sıfır konumlanmış bina, zamanında kalenin çevresindeki açılmış hendekleri anımsattı bana.


Gerçek hikayesini bu yüzden biraz daha merak ettim.



3. Keçi Kalesi

İlçenin 5 kilometre kuzeyinde yer alan Keçi Kalesi'ne biz gitmedik ama hepimiz için not düşmek adına okuduğum birkaç bilgiyi ekliyorum. 

İnşa tarihi tam olarak bilinmese de 7 ile 13’üncü yüzyıllar arasında bölgenin ilk yerleşimcileri olan Bitinyalılar tarafından yapıldığı düşünülen Keçi Kalesi, 1995 yılında restore edilmiş. Zamanın önemli ticaret yolu İpekyolu Bolu Gerede’den de geçiyormuş, Kale bu sebeple de önemli olmuş. 

4. Deri Üretimi

Türkiye’de üretilen derinin %40’ı nın buradan çıktığını biliyor muydunuz? Ben hayır. KPSS çalışmışlar belki biliyordur. =)


İlçede 120 civarında olduğu söylenen deri üretim firması varmış. Tabakhane diye de sorabilirsiniz.

Bunlardan ayrı da 150 civarında kemer vb üretim yapan firma varmış ancak hafta sonu gittiğimiz için biz doğru yeri öğrenemedik. Halk da bu oluşumdan çok haberdar değil gibiydi sorduğumuz kadarıyla. =)


Dericiler bavul ticareti yolu ile Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan başta olmak üzere deri ihraç ediyormuş. Burada üretilen derilerden yapılan ayakkabılar da İtalya, ABD ve Almanya’ya ihraç ediliyormuş. 

5. Esentepe Mesire Yeri

Sonbahar zamanı olduğu için "tenha mıdır, açık mıdır, uzak mıdır" gibi çeşitli sorularımıza karşın oraya gitmiş olduğumuza gittikten sonra sevindik.

Hem şehir merkezine oldukça yakın (yaklaşık 1,5 km) hem de insan kalabalığını ve işletmeleri görünce buranın sürekli yaşayan bir yer olduğunu anladık. 

Esentepe Mesire Yeri, 1300 metre yükseklikteki alan, şehri panoramik görebileceğiniz bir noktadan. Aynı zamanda burada BJK Dinlenme Tesisi olarak otel bulunduğu için civar daoldukça bakımlı.


Girişte bir iki işletme de bir şeyler içmek için bulunuyor. Bunun dışında genişçe orman alan ailelere piknik alanı olarak bırakılmış.

Biraz ileride sergilenen uçak ve arkasında futbol sahası da mesire alanına farklı misyonlar yüklemiş.

Burada okuduğuma göre çim kayağı, kışın kayak gibi imkanlar da mevcutmuş. Ama bölge tam olarak neresi konusunda net bir bilgi edinemedim.

Adını sürekli rüzgarlı olmasından alan Esentepe'ye adını Atatürk vermiş. 






6. Arkut Dağı Kayak Merkezi

Esentepe Mesire Yeri'nden devam ederek birkaç km mesafede olan Kayak Merkezi de kış zamanı için sakladığım rotalardan.

Bu alanda çeşitli kış sporları ve kayak yapılabilen alanlar ve bir otel varmış. Ancak bu otel benim az önce bahsettiğim mi yerinde görmediğim için bilemiyorum. 

Özellikleri, yeni başlayanlar için 900 metrelik pisti, Kayaklı koşu pisti 5 km imiş. Burada kış aylarında uluslararası kayak yarışmaları, yaz aylarında da dağ bisikleti yarışmaları oluyormuş. 

7. Yaylalar

Burasını da maps üzerinden araştırdığımda çok fazla görüntü edinemedim ancak yine de merak etmiştim. Daha sonra şu turistik levhayı görünce merakım daha da arttı. Güzergah aynı olduğu için Esentepe, Arkut ve yaylalar kısımları tek seferde aradan çıkarılabilir.



Rota detayları güncellendiğinde paylaşacağım.

Takipte kalalım. =)

Yabancı Dili Yurt Dışında Öğrenin!

Eğer siz de yakın zamanda  yabancı dil öğrenmek istiyorsanız yurtdışında yabancı dil eğitimi seçeneğini mutlaka detaylı bir şekilde gözden geçirin. Günümüzde yabancı dil kursu almak isteyenler artık rotasını yurtdışına çevirmeye başladı. Bu sayede çeşitli avantajlardan faydalanmak mümkün olabiliyor. Yurtdışında yabancı dil eğitimi alanların öncelikle  konuşma problemi yaşamıyor olması dikkatlerden kaçmıyor. Zira yabancı dil ile ilgili yaşanan en büyük sorun kelime ve gramer bilgisinin mükemmel olmasına karşın kişinin akıcı bir şekilde bu dili konuşamıyor olmasıdır.

Yabancı bir ülkede dil eğitimi alan kişiler ister istemez günlük hayatlarında sıklıkla bu dili kullanmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla konuşamıyor olma problemi kendiliğinden ortadan kalkıyor. Çünkü sıklıkla pratik yapma şansları bulunuyor. Bununla birlikte yılın herhangi bir döneminde kayıt yaptırabiliyor olmak da dikkatlerden kaçmıyor.  Sadece yeni sezon eğitim için kısa bir süre beklemeniz gerekebiliyor. Yılın sadece birkaç gününde kayıt yaptırmak zorunda olmanız gibi bir sorun yaşanmıyor.


Yurt Dışında Yabancı Dil Eğitimi İçin Ne Zaman Kayıt Yapılmalı? 

Kayıt tarihini belirlemeden önce yurtdışına ne zaman gideceğinizi ve eğitime ne zaman başlayacağınızı planlamanız gerekiyor. Ardından yurt dışına gidebileceğiniz tarihten yaklaşık olarak 4 hafta öncesinde kayıt işleminizi gerçekleştirebilirsiniz. Eğer yaz dönemi için kayıt yaptırmayı düşünüyorsanız 2 ay öncesinden bu işlemi tamamlamanızda fayda olacaktır. Bu sayede yabancı dil kurslarının tam doluluk oranına ulaşması nedeniyle başvurunuzun geri çevrilmesi gibi bir sıkıntı yaşamazsınız.

Bu arada yabancı dil kurslarına  kabul şartları gibi son derece önemli olan bazı konularda daha detaylı bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Bu noktada devreye yurtdışı eğitim danışmanlığı firmaları giriyor. Bu firmalardan yardım almanız durumunda size en uygun olan okul ya da değil kursu tarafınıza önerilecektir. Aynı zamanda  başvuru işleminizi de yurtdışı eğitim danışmanlığı firmaları aracılığı ile yapabiliyorsunuz ve böylelikle çeşitli prosedürler ile zaman kaybetmeniz gerekmiyor.

Özellikle ICES Turkey gibi güvenilir ve alanında uzmanlaşmış olan danışmanlık firmalarını tercih etmenizin faydalarını her daim hissedebilirsiniz. Daha detaylı bilgi almak için hemen şimdi https://www.icesturkey.com/yurtdisi-dil-okullari adresine tıklayabilirsiniz. Merak ettiğiniz pek çok sorunun yanıtı bu adreste mevcut!


Hafta Sonu Şehir İçi Kaçış Rotası: Çubuk

Ankara'dan Kaçış turlarında bir de Ankara İçi Keşif turlarım var bildiğiniz üzere.

Bunlara geçtiğimiz hafta bir yenisini daha ekledik: Çubuk.



İlk kez 1402 yılında Çubuk Ovası'nda yapılan Ankara Savaşı ile tarihte yer almış. 1902 yılında ilçe merkezi olmuş, 1910'da Bucak olduktan sonra da 1921 yılından bu yana ilçe olarak varlığına devam etmiş. Bu yüzden de civar köylerin birçoğu Ankara Savaşı'na ilişkin yaşanan  olay ve burada savaşan Komutanlardan ismini almış. Hatta Esenboğa Havalimanı da Timur’un komutanlarından “Esenboğa Han” dan gelmekteymiş.

Ankara Havaalanı istikametinde ilerledikten sonra Çubuk sapağından devam ettiğinizde şehir içi bir roadtrip niteliğine gelmiş oluyorsunuz zira çıkış noktanıza bağlı olarak bir 30-40 km yol gitmeniz gerekmekte.













Çubuk merkezine tarihi sayılabilecek çok fazla yapı bulunmamakla beraber tarihi kalıntıları ve kalesi bulunsa da biz tekinliğine emin olamadığımız bir sezon olduğu için merkezde turşu avına çıktık.


Bir sonraki ziyarette aklımıza not ettiklerimiz, Melikşah Hamamı (Melikşah Köyü), Hacılar Köyü Şelalesi (2 km kuzeyde).

Merkezde göreceğiniz yan yana dizilmiş turşuculardan da çeşitli turşu ve turşu sularından bulabilirsiniz. "Nedir bu Çubuk'un turşusunu farklı, meşhur yapan?" diye sorduğumuzda öğrendiğimiz efsane şöyleymiş;

Ankara Savaşı zamanında Timur insanlara sebzelerin bozulmaması için sirkelere koymalarını söylemiş ve turşu ilk buradan ortaya çıkmış.


Efsane olduğunu öğrensek de bana mantıken makul geldi açıkçası.


Bunun dışında piknik alanları ile meşhur yörede Çubuk 2 ve Karagöl akıllara ilk gelen yerler. Çubuk 1 Barajı kirlendikten sonra Çubuk 2 Barajı yapılmış. 1. baraj Atatürk tarafından yapılmış ve 1930 yılından kalma anıtlar da bulunmaktaymış ancak burası şu an halen ziyarete açık bir alan mı bilemiyorum.

Çubuk 2 Barajı, şehre birkaç km kuzeyde, oldukça geniş orman alanı içerisinden ulaşılan ve yukarıdan görülebilen bir yer. Tüm orman alanına serpiştirilmiş piknik masaları ile aileler için sakin bir yer olmuş. Biz baraja bakan bir yer bulabildiğimiz için iki yerin de keyfini alabilmiş olduk.

Karagöl'ün daha bir 30 km kadar ileride olmasından dolayı da piknik yapmak için daha razı olunası bir rota oldu bizim için.








Dönüş yolunuz Akyurt üzerinden geçirerek oradaki lokal yaşamı da görebilir, kete alarak yolunuza devam edebilirsiniz.





More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı