Herkese selam!
Haziran ayında başladığım postu ekim ayında nihayet tamamladım.
O yüzden bazı cümleleri olduğu gibi bıraktım. 🤰
Süreci oradan başlatarak ilerleteyim istedim. 💓👪
İlerleyen postlar da yani yolda.
Bir de hala yazamadığım Londra postu da hala aklımda, soranlara. 😏
Hayatını denizle bütünleştirmiş biri olarak, karasal iklimde yaşamanın anlamsızlığında boğulmak daha yakın bir düşünce gibi gelir bana.
Karasal iklimde yetişmiş insanlarla aklım ve mantığımın uyuşmadığı çoğu nokta da hayat anlayışlarımızın bambaşka olmasından.
Onlardan beni anlamasını beklemediğim gibi onları da anlamaya çalışmam o yüzden.
Başkayız işte.
Belki de o yüzden hala yaşadığım karasal iklimde değişik diye tabir edilmem! 😛
Yaz mevsimini sıcaktan kaçma süreci olarak görenlerin içinden sıyrılarak kendimi deniz kenarına atmaya çalışan da bir benim yine buralarda hiç şaşırtmayarak. 😀
Yumurtasından çıkmış caretta carettaların suyla buluşma sevincini de en iyi anlayanlardanım özellikle o zamanlar.
Buluştuğum deniz de Ege'yse hele, anlamını daha fazla buldurmuş olurum yazların.
O yüzden en anlamlı zamanlarıma fon olan suyu, özel kutlamalarımda, nişanımda, kınamda, nikahımda, düğünümde ve hatta balayımda hep ilk davetli oldu. Havuz, göl, deniz ve hatta okyanus bize eşlik etti.
Bundandır ki aramıza katılmasını beklediğimiz yeni aile üyemizle de ilk özel yazımızda denizden ayrı olmak istemedim.
Doktorumu ikna ederek yine Ege'ye indim.
Alarm vermeye başlayan ruhsal dünyamı en iyi dizginleyen dalgaları, biraz da size getirdim.
Ruhu hep yaz olanları beklerim.
0 comments:
Yorum Gönder