Döviz çok arttı ve aslında ülkemizde gezilecek çook yer olduğunu hatırladıysanız, size bir Ege turu paketi hazırladım.
5 günde 5 rota.
Not: Gitmek için tabelaları değil, Google Maps kullanırsanız, Ege'nin bağları ve zeytin ağaçlarıyla dolu dağlarının arasından sızabilir, kimi zaman Toskana'da, kimi zaman "ben neredeyim?" hissini yaşayabilirsiniz.
1. Gün: Salda Gölü
Burdur'un Denizli yamacında bulunan Salda Gölü'ne, dağları aşarak ve kimi zaman stabilize, kimi zaman neredeyse tek şerit tarla yollarını (Gooogle!) aşarak ilerlediğimde gitme kararı verdiğimize pişman olmuştum. Ta ki o son tepeyi çıkıp, son virajı alana kadar.
Toprak tarla yolların ardından hiç beklemediğim bir şekilde kendimizi tepede ve eşsiz bir turkuazla karşı karşıya bulduk ve tüm sıkıntım bir anda uçtu gitti.
Bir an önce kıyıya inme isteği aldı tüm serzenişlerimin yerini.
Kıyıya sahilin sonlarına doğru inmiş olduğumuzu dönüş yolunda fark etsek de, daha bakir kısımları olduğunu görmüş olduk. Sanırım asıl plaj kısmı, Yeşilova köyünden yürüyerek gidilebilen ve yol üstü küçük pansiyonların olduğu taraftan ulaşılan, birkaç hasır şemsiyenin bulunduğu bu kısım.
Biz Salda Gölü'nü akşam üzeri bir road trip rotasyonuyla ve ufukta çakan şimşeklerin altında suda yüzemediysek de, ayaklarımı soktuğumda ilerleme isteği yaşattı.
2. Gün: Pamukkale/Karahayıt
Yine bir Google Maps rotası ile daha önce çok defa gitmeme rağmen yeni keşfettiğim bir coğrafya sonucu Pamukkale'ye indik. Dağların arasından bir yanı uçurum bir yanı orman tam bir Muğla güzergahı ile Denizli beni epey şaşırttı açıkçası.
Pamukkale'nin içerisine çoğu kez girmiş ve çevresindeki Hierapolis Antik Kentini'de ziyaret etmiş olduğum için "demo" olarak girişin aşağısına yerleştirilen pamukkale yapısını ziyaret ederek bizim gibi devam ederek Karahayıt'a ulaşabilirsiniz.
Daha çok termal kaplıca tesislerinin bulunduğu bu kasabanın bir de turistik uzun çarşısı var. Denizli tekstillerini, Ege'nin yöresel otlarından üretilen kozmetikleri ve lokal birkaç çeşit dükkanı ziyaret edebilir, atıştırmalık dönercilere uğrayabilirsiniz.
3. Muğla Akyaka
Burası beni her zaman büyülemeyi başarıyor. Özellikle sahile indikten sonra arkanızı döndüğünüzde gördüğünüz, hemen dibinizde duran o dev ormanı olan dağ ile.
Bunun daha detaylı bilgisi için önceden paylaştığım linki bırakıyorum: Tık Tık!
Burası da yeni keşfettiğim lokasyonlardan. Gökova - Köyceğiz yolunda, yol üzerinden saparak arabanızı park edip, yaya olarak kimi zaman patikalaşan yolları aşmanız gerekecek. Şelaleye doğru ilerlerken orayı bizden başka kimsenin bulamayacağı düşüncesine kapıldıysam da (öyle bir patika aşılan, arada dere geçilen bir yol) hem gittiğimde beklemediğim bir kalabalık vardı, hem de dönerken tur otobüslerinden inen turistler vardı.
Şelaleye ulaştığınızda çok büyük olmasa da, görece yüksekten ve cam gibi bir maviye akan, içinde yüzme isteği yaşatan berraklığı var. Keza, yüzmeye de müsait. Yüksekten atlayarak şov yapmaya çalışan köyün gençlerini saymazsak, serinlemek için keyifli ve ağaçların arasında oksijeni bol bir yer. Road trip yaparsanız, yol üzeri molası için ideal.
5. Urla
Urla, son birkaç yıldır her gittiğimde beni şaşırtıyor. Her gittiğimde turizme daha yatkın hale geliyor, her seferinde daha turistik mekanlar görüyorum.
Bu sefer de gözüme kestirdiysem de uğrayamadığım birkaç mekan ve 3. dalga kahveci gördüm.
Daha önceki Urla yazıma buradan ulaşabilirsiniz: Tık Tık!
0 comments:
Yorum Gönder