Paris'te Keyif! @AVRUPA GÜNCESİ
Paris; Eyfel'i, Seine Nehri, caddeleri, kaldırımlara atılmış masaları, asil giyimli insanları ve daha birçok değeri ile başlı başına rüya bir şehir aslında... Ama bizim için bu hisleri pekiştiren asıl bir sebebimiz vardı; o da dostlarımız...
Odtü'de beraber okuduğum Fransız arkadaşım Laurene ile gerçekleşmesi güç diye düşündüğümüz bir hayalimiz vardı; Paris'te beraber gezmek... Bir şeyi çok istersen olur hesabı, Erasmus yaparken arkadaşım Deniz ile interraila çıkma kararı aldığımızda Paris turumuzu şans eseri olarak Laurene'in evinde tatil yaptığı zamana denk getirdik.
Buna bir de Deniz'in eski arkadaşı Bastien eklenince, Paris'i bir turist olarak gezmekten çıkarıp bir misafir gezmesi tadına dönüştürmüş olduk.
Sabahları güne Parizyen bir evde "Bonjour Madame!", "Bonjour Monsieur!" diyerek başladığımız, minik arkadaşlarımızla eğlenip -dillerimiz uyuşmasa da=)- espresso, orjinal kruvasan ve ev yapımı marmelattan oluşan Fransız kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıkardık. Laurene ve Bastien rehberliğinde tüm Paris'i karış karış -üstelik birisi mimar, birisi plancı olunca rehberlik tadından yenmiyor- akşama kadar gezdikten sonra, gecenin bir yarısı eve sessizce girdiğimizde ise mutfakta bizim için hazır bulduğumuz sofrayla keyfi geceye taşırdık hep.
Ev yapımı tatlılar, tuzlular, tavuklar, gerçek Fransız şarabı ve tercihe göre yerel biralar... Yediğim en lezzetli üzüm ve kavun...