Gökçen Gökyer Blog'un yıldönümü (9 Kasım), yeni yaşım (28 Kasım) ve gelmekte olan yeni yıl ile birlikte bir sene gözden geçirmesiyle daha uğrayayım istedim.
Her tamamlanan sene "bir öncekinin üzerine ne koydun, neyi çıkardın, neyi değiştirdin sorgulamaları" yapmayı severim, bilirsiniz.
"Bu sene en çok nelerle ilgili değiştim" diye kendime sorduğumda, geçtiğimiz senelerdeki uzun listenin aksine çok daha genel bir değişim gösterdiğimi düşünüyorum.
Boş vermeye (TDK'ya göre ayrı yazılıyormuş💬), önemsememeye ve daha sakin/profesyonel kalmaya en çok yaklaştığım seneydi diyebilirim şimdiye kadarki.
En çok anda kalmanın önemini anladığım, ve de.
Dünya kaygıları, gündemleri, kişisel telaşelerin arasında aslında hayatın değerini her an bilmemiz gerektiğini daha net gördüm. Belki de bu yüzden düne ve yarına boş verdim ve anda sabitlendim.
Haksız tavırlarını hiçe sayan ve karşı çıktığı o görüşleri sana tekrar sunanlara kızdığımda aslında yine kendime zarar verdiğini gördüm ve yine boş verdim.
Hadsiz, hak yiyen kişilerde aslında tüm sorunun kendileriyle ve kendi yetersizliklerini bastırma sevdasıyla ilgili olduğunu çok iyi anladım ve yine boş verdim.
Endişe verici konularda, her şeyin kendi akışının olduğuna ve elimizden bir şey gelmeyeceğine; sadece bu akışa teslim olmamız gerektiğine inandım ve yine boş verdim.
Değer görmeyen insanlar, şirketler için de öz eleştirilerimi yaptıktan sonra kendi vizyonlarına ve bu vizyonla ilerleyecekleri yolda bol şans diledim. Ve yine boş verdim.
Aslında bakıyorum da, kısaca çok daha fazla boş vermeyi öğrenmişim ya da bu konuda gelişmişim.
Anda kalmayıysa belki de en çok bu şekilde başarabildim.
Olgunluk dediğimiz her neyse, ilk kez kendimi yakın hissettim.
Büyümüşüm diyebilir miyiz öyleyse,
Ne dersiniz azizim?
0 comments:
Yorum Gönder