Çözüm Kümesi Hani?
Yıllar geçtikten sonra hayatına başladığın yere gelirsin.
Koordinatlar açısından birebir tutan bir cümlenin içeriğine daha da derin anlamlar eklersin...
Birçok sevdiğin kokunun, dinlediğin yağmurun ve damağında olması gereken tadın çıkış noktasındasındır.
Yıllar geçtikten sonra tekrar bu noktaya geldiğinde, sorgulamaya başladığında hayatının meselesini, bulunduğun yer gözünde daha da ironikleşir.
Ne kadar yol almış, ne kadar zaman geçirmişsindir üzerinden...
Ne kadar hayallerinin içerisindesindir, ne kadarına ulaşmış, ne kadarını çoktan aşmış, ne kadarı için daha sabretmen ve beklemen gerekmektedir?
Ne kadarından vazgeçmişsindir, ne kadarına inancın daha da perçinleşmiştir ve ne kadarı elinde birikmiştir?
Hangi kümenin elemanları bir diğerini geçecek, hangi küme boş kalacak ve evrensel kümenin ne kadarı umurunda olacak kısmı kafanı yormaya başlar...
Senin için budur en büyük muallak..
Daha isim bile koyamadığın kümeler bulunurken yaşama hala amaç yüklemek ne kadar mantıklı gelir?..
Hiç mi?!
Hala reel kümenin ne olduğunu bilemeyecek kadar muğlak bir insansındır işte.
İşin olayı budur.
Hayatındaki hangi elemanlar kurduğun kümenin elemanları değildir, nasıl anlayacak, nasıl denklemini kuracak ve çözüm kümeni nasıl açığa kavuşturacaksın bilinmemektedir.
Bilinmeyen denklemlere dönüştürdükçe meseleni, felsefede aramaya başlarsın çözümünü içten içe.
Belki de matematik değildi senin olayın sandığının aksine.
Objektif yaklaşmak değildi hayatın kendisi.
Subjektif olmayı bilmelisin sen de.
Cevabı bu yüzden felsefede aramaya eğilmelisin..
Bir doğru ne kadar doğru, bir gerçek ne kadar gerçek ve bir olasılık ne kadar olası bilemezsin.
Yaşamdan tek öğrendiğin de aslında hiçbir şeyi bilemeyecek olmandır öncesinde.
Bu yüzden iddia edemez kimse...
En az benim kadar sen de.
!
Görsel: Jamie Beck ve Kevin Burg