Kendi hızıma yetişemediğim gibi, yazılarım da ardımda kaldı şu sıralar adeta...
Gitmeler üzerine kurulu hayat duruşum ile şu sıralar kah orada kah burada görüldüğüm bundandır.
Gittiğim yerler sırada bekleyedursun, ben yıllardır isteyip de gidemediğim Eskişehir'den bahsedeyim.
Esasında herkesin zaten bildiği, gitmese de fikir sahibi olduğu Eskişehir'i yeniden keşfetmeyeceğim. Keyfini daha çok çıkarman için bir iki küçük tavsiyede bulunacağım belki sadece...
"Eskişehir'i çok gezen mi bilir, çok yiyen mi?" konu başlığında ve şemsiyenin altında gezdiğimiz şehri bir pazar gezmesi kıvamında dolaştık diyebilirim kısaca.
Şehre yağmur fonu ve pazar mayışıklığı içinde kahvaltı yapmak için gittiğimizde ilk işimiz meşhur olduğu söylenen "Papağan" çiğ börekçisinin yolunu tutmak oldu. Anneannemin meşhur puf böreği ile yakın tadı olduğu için nostaljik bir an yaşattıysa da anneanneminkinin tadını pek yakalayamadım açıkçası. Ayrıca çay servisinin olmamasının böreği yavan kıldığı da bir gerçek.
Porsuk Çayı tarafına geçmeden lüle taşı dükkanlarından aksesuar arşivinizi zenginleştirebilirsin sen de benim gibi meraklıysan eğer.
Porsuk Çayı çevresine ulaştığımızda, bir şehirde yağmur olduğunda gidilecek tek yerin AVM olmadığı gerçekliği ile keyfimiz yerine daha çok geldi açıkçası. Kafelerin full olması, üzeri yarı kapalı dahi olsa dışarılara insanların taşmış olmasına rağmen, sıcak bir şeyler içmek üzere kalabalığın içerisinde yerimizi aldık. Sonrasında, Odunpazarı'na gitmek üzere, şehri yaşamak için tramvayı arabamıza tercih ederek yola koyulduk.
Film seti misali, boş ve karanlık sokaklarında gezerken, rengarenk vitrini ile enerjimizi yakalayan güzel bir dükkan keşfinde bulunduk böylece. Kendi ürünlerinin satıldığı dükkanda ilginç bardakları ve fincanları gördüğünüzde tek isteğiniz onlara sahip olmak olacak bizim gibi diyebilirim. (
Cihannüma Sanat Atölyesi)
Gökçen Gökyer Blog'da yerini alma sebebi ile belki indirim de kapabilirsin, kim bilir? ;)
Odunpazarı'nın otantik evlerinde sıcacık çayınızı içtikten sonra, şehrin diğer popüler muhiti olan barlar sokağı tarafına geçmek, soğuk bir şeyler içmenizi gerekli kılabilir bu sefer de. =)
Varuna Gezgin Cafe'nin başlangıç noktasını araya sora bulduğumuzda, yorgunluğumuz tamamen keyfe dönüşmüş olabilir... Envai çeşit biralarından mutlaka birini denemelisiniz ya da demem odur ki...
Keyfinizi tamamladıktan, hoş sohbetinize keyifli bir kenti fon aldıktan sonra, yine yollara düşer , günübirlik turunuzu tamamlayarak, evlerinize; Ankara'ya dönerek, "günübirlik Eskişehir'e gidilebilir " iddiasını kazanmış olursunuz.