Yeni Podcast Kanalım "Gökçen'le Keyifteyiz" Yayında!


Yeni Podcast Kanalım "Gökçen'le Keyifteyiz" Yayında!



Bir süredir bahsettiğim Podcast yayınıma başlamış bulunmaktayım!



Anlatacak aslında çok şeyim olmasına karşın anlatacak yer ve zamanı tam bulamadığım için açık havada, kuş - böcek sesleri fonunda çektim.

Hatta gelen geçen insanların beni deli sanmaması adına sesimi daha bas tonlarda kısık tutmaya çalışmış da olabilirim.

Ama ne derler bilirsiniz, ilk kaydın günahı olmazmış. =p

Zaten siz de yabancı değilsiniz. Önce bir merhabalaşalım, sonra devamını getiririz, öyle değil mi?

İlk yayında seyahatin faydalarından, dünyayı kurtarıcılığından falan bahsettim.

Bu çok kritik bilgilerimi merak eder, fikir beyan etmek isterseniz bekliyorum.

Tam da şurada. 

(Şimdilik Soundcloud'da, yakında Spotify ve iTunes'da)



x

Roadtrip Rotası: Gerede @BOLU

İçinden geçip gittiğiniz şehirlerin, turistik bir değeri olmadığını, turistik olmasa da görmeye ve tadını almaya değer olmadığı fikrine son zamanlarda karşıt bir durum sergiliyorum Uşak turundan da bildiğiniz üzere.

Benzer bir programla bu seferki keşif turu Bolu Gerede oldu.


Uzun yol mola noktalarından olan ilçenin, kenarından geçip gitmektense yapılabilecek daha detaylı işler olduğunu anlatacağım sizlere.

Belki doğrudan oraya Şehirden Kaçış turları bile makul olabilir. Hem yazın yaylalar ve piknik, hem de kışın kayak ve -bize göre- piknik için! =)

Bunun yanında merkezdeki tarihi yapıları da turlamadan devam etmeyin.

Gerede Tarihi

Öncelikle tarihinden ve "Anadolu'nun her yerinde kayda değer bir şeyler olmalı" tezimi destekleyecek bilgilerden başlamak isterim.


Bu bölgedeki ilk yerleşimi Bitinyalılar kurmuş, daha sonra da Frigyalılar, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar bölgeye hakim olmuşlar. 

Keçi Kalesi diye bahsedeceğim bölgede Bizans yerleşimi bulunduğu biliniyormuş. 

Malazgirt Savaşı’ndan sonra Türkler'in Anadolu’ya gelmesiyle de Oğuz boyları yerleşmiş. Şu an Gerede'nin Kayı ile başlayan birçok köyünün bulunma sebebi de buymuş.













Gezilecek Yerler

1. Çalar Saat Kulesi

İlçe merkezinde minik bir yokuşun başında, Belediye Binası'nın da hemen yan tarafında kalmış olan Çalar Saat Kulesi 1882 yılında Ahmet Usta tarafından yaptırılmış. 

Kare şeklinde inşa edilmiş kule ahşap kaplamalı. Cumhuriyet döneminde onarım görmüş saat şu an çalışmıyor maalesef. 


2.Kiliseli Tüccarlar Hanı

Kiliseli Tüccarlar Hanı da merkedeki Kitirler Mahallesi’nde bulunuyor. Bizans döneminden kalma yapı 1800 yılından beri ayaktaymış.

İki katlı olarak inşa edilmiş ve kimi kısımları ahşap olduğunu okuduğum binanın heyecanla gittiğimde tadilatta olduğunu görmek beni biraz üzdü açıkçası.


Okuduklarıma göre ortasında üstü açık ve geniş bir avlu bulunuyormuş ve zemin kat zamanında hayvan barınağı ve dinlenme alanları olarak kullanılırken ikinci kat konaklamaya ayrılmış. 

Pencerelerinden birinde haç işaretli bir kilit bulunduğu için kilise olarak kullanıldığı da düşünülmekteymiş.

Dere yatağına sıfır konumlanmış bina, zamanında kalenin çevresindeki açılmış hendekleri anımsattı bana.


Gerçek hikayesini bu yüzden biraz daha merak ettim.



3. Keçi Kalesi

İlçenin 5 kilometre kuzeyinde yer alan Keçi Kalesi'ne biz gitmedik ama hepimiz için not düşmek adına okuduğum birkaç bilgiyi ekliyorum. 

İnşa tarihi tam olarak bilinmese de 7 ile 13’üncü yüzyıllar arasında bölgenin ilk yerleşimcileri olan Bitinyalılar tarafından yapıldığı düşünülen Keçi Kalesi, 1995 yılında restore edilmiş. Zamanın önemli ticaret yolu İpekyolu Bolu Gerede’den de geçiyormuş, Kale bu sebeple de önemli olmuş. 

4. Deri Üretimi

Türkiye’de üretilen derinin %40’ı nın buradan çıktığını biliyor muydunuz? Ben hayır. KPSS çalışmışlar belki biliyordur. =)


İlçede 120 civarında olduğu söylenen deri üretim firması varmış. Tabakhane diye de sorabilirsiniz.

Bunlardan ayrı da 150 civarında kemer vb üretim yapan firma varmış ancak hafta sonu gittiğimiz için biz doğru yeri öğrenemedik. Halk da bu oluşumdan çok haberdar değil gibiydi sorduğumuz kadarıyla. =)


Dericiler bavul ticareti yolu ile Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan başta olmak üzere deri ihraç ediyormuş. Burada üretilen derilerden yapılan ayakkabılar da İtalya, ABD ve Almanya’ya ihraç ediliyormuş. 

5. Esentepe Mesire Yeri

Sonbahar zamanı olduğu için "tenha mıdır, açık mıdır, uzak mıdır" gibi çeşitli sorularımıza karşın oraya gitmiş olduğumuza gittikten sonra sevindik.

Hem şehir merkezine oldukça yakın (yaklaşık 1,5 km) hem de insan kalabalığını ve işletmeleri görünce buranın sürekli yaşayan bir yer olduğunu anladık. 

Esentepe Mesire Yeri, 1300 metre yükseklikteki alan, şehri panoramik görebileceğiniz bir noktadan. Aynı zamanda burada BJK Dinlenme Tesisi olarak otel bulunduğu için civar daoldukça bakımlı.


Girişte bir iki işletme de bir şeyler içmek için bulunuyor. Bunun dışında genişçe orman alan ailelere piknik alanı olarak bırakılmış.

Biraz ileride sergilenen uçak ve arkasında futbol sahası da mesire alanına farklı misyonlar yüklemiş.

Burada okuduğuma göre çim kayağı, kışın kayak gibi imkanlar da mevcutmuş. Ama bölge tam olarak neresi konusunda net bir bilgi edinemedim.

Adını sürekli rüzgarlı olmasından alan Esentepe'ye adını Atatürk vermiş. 






6. Arkut Dağı Kayak Merkezi

Esentepe Mesire Yeri'nden devam ederek birkaç km mesafede olan Kayak Merkezi de kış zamanı için sakladığım rotalardan.

Bu alanda çeşitli kış sporları ve kayak yapılabilen alanlar ve bir otel varmış. Ancak bu otel benim az önce bahsettiğim mi yerinde görmediğim için bilemiyorum. 

Özellikleri, yeni başlayanlar için 900 metrelik pisti, Kayaklı koşu pisti 5 km imiş. Burada kış aylarında uluslararası kayak yarışmaları, yaz aylarında da dağ bisikleti yarışmaları oluyormuş. 

7. Yaylalar

Burasını da maps üzerinden araştırdığımda çok fazla görüntü edinemedim ancak yine de merak etmiştim. Daha sonra şu turistik levhayı görünce merakım daha da arttı. Güzergah aynı olduğu için Esentepe, Arkut ve yaylalar kısımları tek seferde aradan çıkarılabilir.



Rota detayları güncellendiğinde paylaşacağım.

Takipte kalalım. =)

Yabancı Dili Yurt Dışında Öğrenin!

Eğer siz de yakın zamanda  yabancı dil öğrenmek istiyorsanız yurtdışında yabancı dil eğitimi seçeneğini mutlaka detaylı bir şekilde gözden geçirin. Günümüzde yabancı dil kursu almak isteyenler artık rotasını yurtdışına çevirmeye başladı. Bu sayede çeşitli avantajlardan faydalanmak mümkün olabiliyor. Yurtdışında yabancı dil eğitimi alanların öncelikle  konuşma problemi yaşamıyor olması dikkatlerden kaçmıyor. Zira yabancı dil ile ilgili yaşanan en büyük sorun kelime ve gramer bilgisinin mükemmel olmasına karşın kişinin akıcı bir şekilde bu dili konuşamıyor olmasıdır.

Yabancı bir ülkede dil eğitimi alan kişiler ister istemez günlük hayatlarında sıklıkla bu dili kullanmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla konuşamıyor olma problemi kendiliğinden ortadan kalkıyor. Çünkü sıklıkla pratik yapma şansları bulunuyor. Bununla birlikte yılın herhangi bir döneminde kayıt yaptırabiliyor olmak da dikkatlerden kaçmıyor.  Sadece yeni sezon eğitim için kısa bir süre beklemeniz gerekebiliyor. Yılın sadece birkaç gününde kayıt yaptırmak zorunda olmanız gibi bir sorun yaşanmıyor.


Yurt Dışında Yabancı Dil Eğitimi İçin Ne Zaman Kayıt Yapılmalı? 

Kayıt tarihini belirlemeden önce yurtdışına ne zaman gideceğinizi ve eğitime ne zaman başlayacağınızı planlamanız gerekiyor. Ardından yurt dışına gidebileceğiniz tarihten yaklaşık olarak 4 hafta öncesinde kayıt işleminizi gerçekleştirebilirsiniz. Eğer yaz dönemi için kayıt yaptırmayı düşünüyorsanız 2 ay öncesinden bu işlemi tamamlamanızda fayda olacaktır. Bu sayede yabancı dil kurslarının tam doluluk oranına ulaşması nedeniyle başvurunuzun geri çevrilmesi gibi bir sıkıntı yaşamazsınız.

Bu arada yabancı dil kurslarına  kabul şartları gibi son derece önemli olan bazı konularda daha detaylı bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Bu noktada devreye yurtdışı eğitim danışmanlığı firmaları giriyor. Bu firmalardan yardım almanız durumunda size en uygun olan okul ya da değil kursu tarafınıza önerilecektir. Aynı zamanda  başvuru işleminizi de yurtdışı eğitim danışmanlığı firmaları aracılığı ile yapabiliyorsunuz ve böylelikle çeşitli prosedürler ile zaman kaybetmeniz gerekmiyor.

Özellikle ICES Turkey gibi güvenilir ve alanında uzmanlaşmış olan danışmanlık firmalarını tercih etmenizin faydalarını her daim hissedebilirsiniz. Daha detaylı bilgi almak için hemen şimdi https://www.icesturkey.com/yurtdisi-dil-okullari adresine tıklayabilirsiniz. Merak ettiğiniz pek çok sorunun yanıtı bu adreste mevcut!


Hafta Sonu Şehir İçi Kaçış Rotası: Çubuk

Ankara'dan Kaçış turlarında bir de Ankara İçi Keşif turlarım var bildiğiniz üzere.

Bunlara geçtiğimiz hafta bir yenisini daha ekledik: Çubuk.



İlk kez 1402 yılında Çubuk Ovası'nda yapılan Ankara Savaşı ile tarihte yer almış. 1902 yılında ilçe merkezi olmuş, 1910'da Bucak olduktan sonra da 1921 yılından bu yana ilçe olarak varlığına devam etmiş. Bu yüzden de civar köylerin birçoğu Ankara Savaşı'na ilişkin yaşanan  olay ve burada savaşan Komutanlardan ismini almış. Hatta Esenboğa Havalimanı da Timur’un komutanlarından “Esenboğa Han” dan gelmekteymiş.

Ankara Havaalanı istikametinde ilerledikten sonra Çubuk sapağından devam ettiğinizde şehir içi bir roadtrip niteliğine gelmiş oluyorsunuz zira çıkış noktanıza bağlı olarak bir 30-40 km yol gitmeniz gerekmekte.













Çubuk merkezine tarihi sayılabilecek çok fazla yapı bulunmamakla beraber tarihi kalıntıları ve kalesi bulunsa da biz tekinliğine emin olamadığımız bir sezon olduğu için merkezde turşu avına çıktık.


Bir sonraki ziyarette aklımıza not ettiklerimiz, Melikşah Hamamı (Melikşah Köyü), Hacılar Köyü Şelalesi (2 km kuzeyde).

Merkezde göreceğiniz yan yana dizilmiş turşuculardan da çeşitli turşu ve turşu sularından bulabilirsiniz. "Nedir bu Çubuk'un turşusunu farklı, meşhur yapan?" diye sorduğumuzda öğrendiğimiz efsane şöyleymiş;

Ankara Savaşı zamanında Timur insanlara sebzelerin bozulmaması için sirkelere koymalarını söylemiş ve turşu ilk buradan ortaya çıkmış.


Efsane olduğunu öğrensek de bana mantıken makul geldi açıkçası.


Bunun dışında piknik alanları ile meşhur yörede Çubuk 2 ve Karagöl akıllara ilk gelen yerler. Çubuk 1 Barajı kirlendikten sonra Çubuk 2 Barajı yapılmış. 1. baraj Atatürk tarafından yapılmış ve 1930 yılından kalma anıtlar da bulunmaktaymış ancak burası şu an halen ziyarete açık bir alan mı bilemiyorum.

Çubuk 2 Barajı, şehre birkaç km kuzeyde, oldukça geniş orman alanı içerisinden ulaşılan ve yukarıdan görülebilen bir yer. Tüm orman alanına serpiştirilmiş piknik masaları ile aileler için sakin bir yer olmuş. Biz baraja bakan bir yer bulabildiğimiz için iki yerin de keyfini alabilmiş olduk.

Karagöl'ün daha bir 30 km kadar ileride olmasından dolayı da piknik yapmak için daha razı olunası bir rota oldu bizim için.








Dönüş yolunuz Akyurt üzerinden geçirerek oradaki lokal yaşamı da görebilir, kete alarak yolunuza devam edebilirsiniz.





More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı