Kent girişi önemli… Nereye geldiğini, nasıl bir kent profili göreceğini hissettirmeli insana… Nasıl, bir yazı yazmanın belirli bir kuralı varsa, giriş bölümü neler okuyacağınızı açıklamalıysa, o kente giriş de yapmalı aynı açıklamayı… İnsanlar için de aynı şey geçerli değil midir?. İlk intiba denen şey… Tamam, elbette kişiyi tanımak gerekir önce, değer biçmek, hayatında konumlandıracağın yeri belirlemek için. Ama o ilk intiba değil midir ilk anda hislerinizi yönlendiren? İşte şehir deyince de benim için aynıdır. Ben bilmem başkası ne der, ne düşünür. Benim için öyle… Şehir dedin mi anlatacak kendisini kendiliğinden sen çaba göstermesen de fazladan. Hani ‘Avrupa’da böyle mi canım?’ demeyin. Venedik örneği vereceğim. Trenle geldik şehre 2011’in Mayıs’ında… Santa Lucia Tren Garı… Yok dedik yahu ne Venedik’i… Arkadaşım tahminini Adana Garı olabileceğinden yana bile kullandı... Yoksa koca turizm cenneti yerin böylesine köhne bir girişi olacak değildi ya… Hiç yakıştıramadık öyle bir girişi o güzelim masal diyarına.
Mesela, geçen gün babamla yürüyüş yapıyorduk Denizli, Çal’da… Dedim ki, şu şehre öyle bir giriş yapmışlar ki, çift şeritli, kaldırımlı, temiz… Nüfusu bir 10.000 vardır herhalde dersiniz. Ha, şehrin içine girdiğinizde nüfusun 3500’ü anca bulacağını geç olmadan fark ediyorsunuz o ayrı… Ama giriş heybetli mi? Heybetli.
Yine İtalya üzerinden giderek bir de Milano örneği vereyim... Şehre girene kadar izlediğiniz yoldan değil de, terminalini örnek vereceğim Venedik gibi... Kompleks, gerek yapı kalitesi gerek süslemeleriyle ‘Güzel, önemli bir şehre geldim herhalde, terminali bile böyleyse…’ dedirtmeyi başarıyor gelenlere. Hatta turistik gezimize başlama noktası oldu bile diyebilirim!
Önemli, önemli… Şehirlere bir de bu gözle bakmak lazım. Bilinçaltlarımızda biz fark etmeden yarattığı etkiyi, bir de bilincinde olarak gözlemlemek lazım… Bakalım kaç şehrimiz geçiyor sınıfı…
Acaba İstanbul'un girişi neresidir diye düşündüm..bir Haydarpaşa var evet, onu da satıyorlarmış...
YanıtlaSil