İçten Diliyoruz!

Her sene yeni yıl için güzel umutlar beslenir, güzel dilekler dilenir... Kimisi adetten, kimisi içten istenilen... Adetten olanlar da içten dileklerdir aslında da, hani kalıplaşmış cümlelerdir ya, ortak olan hislerdir onlar, düşünmeden dile gelenlerdir. 'Sağlık, sıhhat, mutluluk, huzur, aşk, para...' Hayatın temel elementleri olanlar... Hepimiz için aşağıda paylaştığım resim kadar huzuru barındıracak, içinde tüm bu dilekleri gerçekleştirecek yıllar diliyorum... Küçük bir de listem var yeni yıllar adına kendi cümlelerimle beslediğim...

Pinned Image

  • Başarının, sadece bireysel gelişim amaçlı olacağı, herkesin sadece kendisiyle yarışıp hırsına yenilmeyeceği,
  • Aşkın, sadece kıymetini bilenlerce yaşanacağı, adının kirletilmeyeceği,
  • İnsanların savaş ve kavga için değil, dostluk ve aşk için temas edeceği,
  • Kadın-Erkek ayrımından önce, herkesin 'İnsan' olarak algınabileceği,
  • Paranın 'gövde gösterisi' ve 'birilerinden koparılacak kar' amaçlı değil, idealleri gerçekleştirmek,  'mantık ve iyi niyet' çerçevesinde ve haklı olarak kazanılabileceği,
  • İnsanların içlerinde kin nefret duygusuna, kötü ve pesimist düşüncelere yer vermeyeceği,
  • İyiliğin karşılıksız ve çıkarsız yapılabileceği,
  • ve Mutlu, hep Mutlu ve hep daha da Mutlu olabileceğimiz

Nice Güzel Yıllar Diliyorum!

Pinned Image


Empire State @USA

Gossip Girl izleyenler bilir. En çok Chuck'la Blair çıkarmıştır buranın tadını muhtemelen. Bazen aşklarını güçlendirdiler, bazen yollarını ayırma kararı verdiler en üst noktasında Empire State'in. Ama n'olursa olsun biz hep mest olarak izledik o sahneleri, çünkü ayrı bir havası vardı burasının. Onların çok sevdiği yer olan Empire State, gerçekten de çok romantik gelir bize her seferinde, o şehir manzarasının fon olduğu terası gördüğümüzde.

2 gün bile sürmeyen New York gezimizde bu romantik noktaya çıkacak vakit bulamamıştık biz. Zaten ben de çok can atmamıştım üst kata çıkmaya niyeyse... Onlar kadar anlam yükleyebilir miydik buraya orası meçhul diye düşünüp, o kareyi onların gözünden hatırlamak daha cazip göründü gözüme belki de...

Yine de bi' Empire State'i görmeden gitmek olmazdı diyerek kapısına ayağımızı sürdük, etrafından bir tur döndük binanın. Keza 102 katlı bu binayı görmemek de çok mümkün değil hani, şehrin önemli silüet yapılarından biri olarak. Sevgili Google'ın söylediği üzere, binanın 80 mil mesafesinde bulunan beş eyalet -New York, New Jersey, Pensilvanya, Connecticut ve Massachusetts- bu noktadan görülebilmekte ve 1960'ta tepesine yerleştirilen fener ile bina 160 km uzaklıktan seçilebilmekte imiş.

Küçük not: Empire State Building, World Trade Center yıkıldıktan sonra New York'un en uzun binası konumuna tekrar gelmiş ve ABD'nin en yüksek ikinci binası, dünyada ise yükselen tek başına en yüksek üçüncü binası imiş. Bu sebeple, kışın alt katlara yağmur yağarken, üst katlarda kar yağışına şahit olunmuş...






*Fotoğraflar: Gökçen Gökyer

Bu da çıkmış olsaydım görecek olduğum muhtemel şehir manzarası imiş. Thanks to Google, again!

Empire State Binası 86. kattaki gözlem yerinden New York'un panaromik görünümü, 2005 ilkbaharı

Yeni Yıl Hurafelerim!

Şarkıyı fonda dinlemek için koyuyordum tam aslında, ama video başlayınca gözlerimi son ana kadar ayıramadım ekrandan. Sanırım size de aynısı olacak... Olsun önce izleyelim sonra okuruz... =)

Yıllardan beri biriktirdiğim, ordan burdan duyduğum, annemin 'tembihlemeleriyle' inanç sirkülerime dahil ettiğim "Yapmak lazım"larım var benim de yeni yıla dair, evet. =) Uyguladığınızda belki hayatınızda birşey değişmeyeceği, ama yapmadığınız her sene için yaşadığınız herşeyi bu olaya bağlayacabileceğiniz bir durum... O yüzden ne'me lazım diyerek listeye check atmaya koyuldum ben;)

Yapılacaklar listesi!

Pinned Image
  • Eve yeni, tercihen kırmızı, güzel enerjili objeler al.
  • Mümkünse yeni yıl ağacı süsle!
  • Yılbaşı gecesi yeni kıyafet giy.
  • Yılbaşı gecesi kırmızı 'underwear' da giymeyi unutma! =)
  • Yılbaşı sofrasında bol taneli -bereket sembolü- yemekler, salatalar hazırla.
  • Yılbaşı sofrasında hindi ya da tavuk (bu daha çok gelenek) pişir.
  • Gece saat 12'de yeni yıla uyumadan ve ders çalışmadan/ödev yapmadan (!) enerjik gir.
  • Gece saat 12'yi geçince kapının önünde/dışında (bireysel olması önemli) nar kes ve bir tur gezin (bu yıl boyu gezmenizi sağlayacak -inanmayanlar blogumdaki gezi yazılarıma bir göz gezdirebilir=p- )

Evet, başka böyle saplantıları olan?..

Pinned Image

*Fotoğraflar alıntıdır.

Legen- wait for it...!


Arada bozmak lazım monotonluğu... Ya da monoton olmadığınızı hatırlatmanız lazım kendinize bazen, içinde olduğunuz videoya dışarıdan bir gözle bakarak... How I Met Your Mother dizisinde (hep de buradan örnek verir oldum) Ted'in bir lafı vardır hani "eğer her günü efsanevi bir şekilde yaşarsan, hiçbir efsaneliği kalmaz" diye... Aslında ben bu konuda hep Barney'den taraf olmuştum. Her günü efsanevi nitelikte yaşamak lazım, en azından öyle olması için çabalamak lazım ki, günlerin anlamı olsun diyerek...

Gelin görün ki, insan bir süre sonra gerçekten yaşadığı yoğunluğu, 'rutin' programlarını monoton görür oluyor,  o günlerin değerini küçültüyor gözünde. Halbuki, düzenli programınız varsa, bu bir aktivitedir, değil mi nihayetinde? Ama işte 'düzenli' ya, 'rutin' ya, o yüzden monotonluk başlığı altına giriveriyor bir anda bilinçaltı oyunları olarak...

Üstelik bir de tüm bu aktiviteleri birer misyon edinip, görev bilinciyle yapmaya başlarsanız o zaman işiniz zor demektir. Zira, bir sefer aksatmaya görün, bir iç huzursuzluğudur alır gider sizi... Sanki yapmazsanız, birşeyler  hep eksikmiş gibi...

Özgürlüğünüzü kısıtlayan birşey mi, yoksa özgür ruhunuzun birer göstergesi mi sayılır düzenli programlarınız, orası meçhul... Kimin açısından ve hangi açıyla baktığınıza göre değişir... Siz sürekli koşmaya alışmışsınızdır mesela, saçlarınızın sürekli dalgalanması sizin için alışılmış bir durumdur belki, ama yanından geçtiğiniz sakince oturan bir kişinin saçlarında birer rüzgar olmuşsunuzdur, farkında değilsinizdir.;)

Sevdiğiniz işleri, sadece sürekli ve düzenli yapıyor olmak bile insanı bazen sıkabiliyorsa, sorunun nerden ya da kimden kaynaklandığını bir oturup düşünmek lazım sanırım... Yoksa bugün bende olduğu gibi, içinde olduğunuz çerçeveyi, dışarıdan; geniş bir açıyla görme fırsatı yakaladıktan sonra ancak farkedebilmenizi sağlayabilir... 

20 Up! @AVRUPA GÜNCESİ

Hamburg'dan devam dediğim üzere...;)

Eğer Hamburg'un o upuzuuun ve -gece- ışıl ışıl limanını, Landungsbrucken üzerinden izlemek, manzaranın büyüsüne kapılıp gitmek ve nerde olduğunuzu  bir sürelik de olsa unutmak istediğiniz bir an olursa, bu elegan mekan tüm bu ihtiyaçlarınızı karşılayacak adres! Yapmanız gereken, en şık elbiselerinizden birini giyip ayağınıza topuklularınızı geçirmek -beyler, sizler için ayrı bir açıklama yapmama gerek var mı bilemiyorum, anladınız siz;))- ve limana zaten yukarıdan bakmakta olan 20 katlı otelin bir de en üst katına çıkmak ve Hamburg'un seyrine dalıp gitmek...

Başka hiçbirşey düşünmek istemeyeceğiniz -ki zaten düşünmeyeceğiniz- bu loş mekanda, hafif sert ama lezzetli kokteyllerini yudumlayıp hoş sohbete dalıp gideceğiniz bir ambians yaşamanız çok olası...

 


En Pratik Kaçış Noktaları: Teras Bahçeler @DEKORASYON

İlk Galata Kulesi'nden İstanbul'u seyre daldığım zaman çekmişti ilgimi bu teras bahçeler, eşsiz manzara arasından ayrışıp... Muhtemelen tescillenmiş, tarihi bir binaydı... Kendi havasını korumuş, belki otel olmuştu çoktan, belki de komşu geleneğinin sürmekte olduğu bir konuttu hala... Benim asıl ilgimi çeken -neredeyse kuş bakışı olan bakış açımla- bu tarihi, salaş havaya sahip binanın son derece modern dizayn edilmiş terasıydı. Sadece beyaz renk ile düz çizgilere sahip modern bir bar ve oturma grubu ile parti ortamı yaratılmıştı. Hem binanın önüne geçmeyen modern bir dizayn, hem de dekorun daha net ortaya çıktığı salaş bir bina... Çok yakıştırmıştım bu iki konsepti birbirine... Bir yandan da mekanın, boğaz manzarasının keyfini maksimize etmesinden bahsetmiyorum bile!

Sonrasında da "How I Met Your Mother" dizisinde keyfine vardık zaten bu teras bahçelerin, gerek düzenledikleri Şükran Günleri, Cadılar Bayramı vs partileri ile, gerekse kafa dağıtmak için kaçtıkları dertleşme vakitlerinde...

Özellikle -kendimi örnek vermek adına- Ege insanının bahçelerde geçmiş doğayla bütünleşik yaşamı, apartman bloklarının hakim olduğu metropol şehirlere geldiğinde bir takım arayışlara girmesine yol açmakta. O yüzdendir ki, bu çözüm her defasında içime ayrı bir sıcaklık vermekte. Hem binada kör nokta; fonksiyonsuz mekan kalmasını engellemekte, hem de rantın engel olduğu bahçe yaşamına yapay da olsa ortam hazırlamakta...

Hem birazcık da romantik... Değil mi? =)

Pinned Image

Biraz da Eve mi Örsek? @DEKORASYON


yes.....
Kış geldi, hava soğudu ve örgü mevsimi geldi... Meditasyon kıvamı dinlendirici niteliğe sahip örgüleri eğer "kazak, hırkaya dönüştürmesi zor geliyor" diyenlerdenseniz ve dekorasyona az biraz merakınız varsa, bu görseller tam sizlik! Hem soğuk karlı günlerde sıcaklık sağlayıcı, hem örmesi kolay ve zevkli, hem de stresinizi alarak dinlendirici. Yünlerle şişler hazır edilsin hanımlar, örgü zamanı;))

Yunan Tzaziki Tarifi @MUTFAK


Pinned Image 

Aslında bizim cacıktan çok farklı bir tada sahip değil kendisi; farklı bir isme de... Yunan arkadaşımız Afroditi'den öğrenmiştik bu tarifi Hamburg'ta yaptığımız geleneksel Stadtpark pikniklerine ilk kez gittiğimizde... Sonrasında da üzerine vazife olmuştu zaten tzaziki hazırlamak; eğer biri bir yere yiyecek getirecekse ve içlerinde Afroditi de varsa, onun vazifesi şüphesiz ki tzazikiyi yapmaktı! =)

Biz artık bildiğimiz Türk cacığı unutmuş, sadece bunun lafını eder olmuştuk. Hatta bizim evimize gelip uygulamalı yapımını göstermiş, aldığım yemek tarifi ajandama da elleriyle işlemişti hazırladıklarını.

Pek bi' farkı yok bizim cacıktan dediğim gibi. Sadece biraz daha yoğun, biraz daha sarımsaklısı. Zor da değil ama nedense ayrı bir lezzetli oldu hep bizim adımıza... Meze niyetine içki masanıza, atıştırmalık olarak piknik sofranıza, kahvaltılık olarak da brunch sofranızda yerini rahatlıkla alabilir.

Tarifine gelirsek şöyle...

Malzemeler
1 salatalık
1 kase yoğurt (susuz, katı yerinden alınmış olmalı)
Nane
Sarımsak (isteğe bağlı diş sayısı arttırılabilir)
Tuz

Hazırlanışı
Salatalıkları rendeleyip suyunu iyice sıkıyoruz. Suyunun kalmaması önemli kıvamı tutturmak adına.. Kalan malzemeyi de rendeleyip içine karıştırıyoruz ve buzdolabında tadını alması için bir süre bekletiyoruz. Kıvamı koyu olduğu için sürmelik sos olarak afiyetle yiyebilirsiniz;)

PS. İnternetteki bir tarifte içine bir de bir kaşık bal ilave edilmiş, ama biz hiç denemedik. Yunanlar balı rakıya dahi karıştırdığı için çok da fazla yadırgamadım açıkçası. =)

PPS. Resimdeki gibi haftasonu brunchınızda ekmeğin üzerine peynir, kurutulmuş domates ve yeşillik eşliğinde sürerek tadına varmak da mümkün. Ben ilk iş deneyeceğim zira fikri çok parlak buldum. 
 PPPS. -Bu bölüm Afroditi için- Afroditi Kalimera! Ti kanis? I am sharing your delicious tzaziki recipe in my blog for old times' sake... I hope you will prepare it for us soon again ! Waiting for spring to meet you all! Many kisses, sagapo!


{Tzatziki, feta, dried tomatoes and arugula by Kwestia Smaku} / Przepis 
 Bahsettiğim kahvaltılık sunum

*Fotoğraflar alıntııdır. 

"What If It Happens?"

Pinned Image 
Hayatta doğrular vardır, yanlışlar vardır. Bilinenler vardır, tahmin edilenler vardır... Olasılıklar doğrultusunda seyreden akıştır belki de çoğu zaman yaşam...Doğru aslında hiçbir zaman kesin değildir. Değildir işte... İlla ki karşıt bir çıt duyulur etrafta derin bir sessizlik olduğunu düşünseniz bile... Bugün 2 ile 2'nin çarpımının 4 olmayabileceğini açıklayabilecek milyon tane insan mevcut, ben dahil...

İşte böyle bir seçimler potporisi ile devam etmekte hayat. Doğru ve yanlış denilen şeyler çoğunluğun ve bilimin ve hatta dinin değer yargıları doğrultusunda kabul edilmekte sadece. Ta ki bunu çürütecek bir karşıt görüş oluşana dek...

Çevremde, etnik değerlerin yaşatıldığı yerlerde, hatta evrenin her an her yerinde hep bir yargı söz konusu. Sürekli doğrular ve yanlışlar dikte ettirilmeye çalışılıyor birilerine. Arada bunların bir kısmı bana da isabet etmekte...

Eskiden az düşünürdük, sorgulamazdık, kayıtsız bir itaatlikle kabul ederdik söylenilenleri, dikte edilenleri... Ama bir süre sonra, gelen veriyi doğrudan beyne onaylatmadan önce, durumu anlayıp işleme süreci başlıyor kişide... Ölçmeye başlıyor, tartıyor kafasında... Sonra görüyor ki, aslında o doğru denilenler, o kişinin öznel doğrusu, yanlış gördüğü de bazen aslında tam da senin içinden geçirdiğin doğru...

O zaman insan düşünmeden edemiyor, olasılıkların sahip olduğu paylar doğrultusunda hareket eden biz, nasıl net kararlar verebilir, nasıl kayıtsız şartsız kabul edebilir veya inkar edebilir? Şarap içmek kiliselerde kutsal sayılırken, başka bir dinde 'günah' kabul edilebilir, domuz eti kimisine göre çok lezizken, başka birine 'yasak elma' olabilir, erkekler için gurur kaynağı olan, kadınlarda namus başlığı altına girebilir, Mayalar'ın zamanında doğru dediği şey, bugün Nasa tarafından tamamen yanlış denebilir... 

İnsan bir süre sonra her duruma bir karşıt ihtimal dahil eder oluyor, beyinde bir işlem süreci başlıyor. Sonuçta 'what if?' demeden edemiyor...


Ülkeme N'olmuş Böyle?

 Pinned Image

Hani derler ya "Eğer şakaysa çok komik, değilse de hiç komik değil" diye... Son zamanlarda yaşanılan durumlar, olaylar tam olarak böyle ifade edilebilir sanırım... 

Çoğu şeyin göz göre göre herkesin elinin kolunun -nedense- bağlı gibi izlediği değişimler, bir de inanılması güç olaylarla körüklendikçe işin içinden çıkılmaz bir hal oluşmaya başlandı.

"Millet uzaya çıktı biz hala..." diye giden cümlelerin artık mübalağalıktan çıkması da işin en ironik yanı olsa gerek... Evet uzaya çıkıldı, üzerine biz de kendimizi geliştirdik; uydu yaptık, bir de onu gittik yörüngeye yerleştirdik. Peki sonra ne oldu? Gidildi haber bültenlerinde "uydunun fırlatılmasına karşı çıkan öğrenciler..." diye giden, insanların yüzüne 'dumur' ifadesini yerleştirip, haberin sonunda "gülüyor muyuz burda?" düşüncesini oluşturan yorumlar yapıldı...

Yöneticilerin kendiyle çeliştiği, bir üniversiteye çıkarma yaparcasına gelindiği bir ülke, sizce hangi çağdan kalmadır? Laiklikten bahsedilmediği bir çağ olduğu kesin de, hani o kadar mı gittik geriye? Belki de hepsi 21 Aralık belirtileridir... Gerçek üstü, inanılması güç olayların normal sayıldığı olağanüstü haller Mayalar'ın öngörüsüdür hep belki de...


*Fotoğraf alıntıdır.

Şifa Niyetine

Bitter çikolatanın yararları gün geçmiyor ki artmasın! Psikologların mutluluk için, spor hocamın "tatlı niyetine" önerdiği bitter çikolataya şimdi de doktorlardan onay çıkmış. Daha ziyade, İngiltere'de yapılan araştırmalar sonucu faydası olduğu görülmüş. İçerdiği 'teobromin'in öksürüğe karşı etkili olduğu, öksürük refleksini azalttığı belirlenmiş.


Tam da kış üzeri öksürmeye başlamış iken gelen bu müjdeli haberi paylaşayım dedim. Güzel ve pratik çözümlere her zaman yeşil kart;)

Yılbaşı Sofralarını Şenlendirin @MUTFAK

Evet yeni yıl olumlamaları eşliğinde ağaçlar hazırlandı, ev dekorasyonları neredeyse tamam, sıra geldi sofralara;) İster yılbaşı gecesi, ister "pre-chirstmas" partisi -bizim en sevdiğimiz- sofralarını yılbaşı ve kar temalı sunumlarla hazırlayarak konsepti tamamlamış oluyoruz. =)

PS. Ev şeklindeki kurabiyeleri denemiş, tat olarak başarılı sonuç almış bulunmaktayım. Sadece küçük bir tavsiye, inşaata başlamadan önce ölçüleri baştan alıp yapın, göz kararı pek işe yaramamakta, bilginize...=)

Pinned Image

Gökçen Gökyer Blog 2. Kez OMActivities Diaries'te

OMActivities bloga bu ikinci ziyaretim. Seviyoruz misafirlikleri Türk Toplumu olarak... =p Bu seferki yazım Ankara'daki aktivitelere dair Lasertag... Buyrunuz;)

 

http://omactivities.blogspot.com/2012/12/lasertag-ankara.html 

12 Aralık 2012 Çarşamba


LaserTag - Ankara


Ankara'da yapılabilecek sınırlı aktivitelerin başını çeken AVM ziyaretleri(!), kendisini -en azından- geliştirme yolunda... 

Bunlardan birisi de How I Met Your Mother dizisinden aşina olduğumuz LaserTag... 

Yarım saat içinde maksimum enerji ve adrenaline sahip olacağınız lasertag, müptelası olmanızı ve içerde geçirdiğiniz her yarım saatin sonunda "Haftaya kesin yine geliyoruz arkadaşlar!" demenizi sağlayacak. 

Kent Park'ta bulunan salon, asma kata sahip, eğlenceli dekoru, sis efektleri ve adrenalin arttırıcı müzikleriyle bütün haftanın stresini atmak için birebir. 



Hele ki eğlenceli bir grupla gitmişseniz... Kent Park Macera Adası bölümüne telefon ile rezervasyon yaptırmanız, gittiğinizde yer bulmanız açısından faydalı olur.

PS. Eğer oyun başladığında "neden ateş edemiyorum?" diyorsanız, kapıdaki görevliye rağmen silahınızın değişmesini isteyin, çünkü bu durumu asla kabul etmeyecek... Lasertag eğlencesini denemeyenlere öneririz.



Konuk Yazar içeriğidir:




Adam Olduk mu Şimdi?


Facebook yeni yıl hediyesi yapmış herkese. 2012'de yaşadığınız 20 önemli anı sizin için özetlemiş. "Neymiş bakayım?" merakı ile şöyle bir göz attım da... "Hepsi aynı yılda mı olmuş?!" dedim sayfanın sonuna geldiğimde. Ne dolu geçmiş, neler değişmiş hayatta meğer bir sene içinde... 

"Erasmus'tan dönmenin verdiği boşluğu doldurma gayesi ile hiç arkaya bakmadan yol alma çabası mıdır acaba?" diye düşünmeden edemedim. Durup arkamı dönersem herşey yalan olabilir tedirginliği içerisinde...

Tabi yaşananları silip atmak da yapılabilecek en son şey olduğu için blog açarak başlamışım işe ilk olarak... 2012'ye girdikten sonra da devamı gelmiş. Yılın ilk ayında girmişim Odtülü'ler Bülteni'ne mesela... Bir yandan tezi bitirme telaşesi, bir yandan spor, bir yandan tezin makalesi derken Amerika'dan kabul almışım konferansta sunum yapmak adına... Sonra işi gücü bırakıp 16 saat yol gitmişim gözümü karartıp bi' başıma. Harvard'ın havasını solumuş, sunumumu yapmışım. O görmeyi çok istediğim New York'a azmetmiş ayak basmışım...

Bir haftalık rüyanın sonunda tekrar ülkeye dönmüş tezi bitirme çabalarına tekrar girmişim. O sırada yazılarım bültende çıkmış, Hürriyet Bumerang'ın üyesi olmuşum... Derken yarışma açmışlar, ben seçilecek 5 kişiden biri olmuş Batum'a gitmiş, harika dostlar edinmişim. Hükümet başkanına chacha içtiğimiz aynı masada "gaumarcos!" demişim. Döndüğümüzde de çoktan Yazarkafe yazarlarından birisi olmuş çıkmışım...

Gelmiş tekrar tezime dönmüşüm, aralarda abime önce nişan, sonrasında düğün yapmışım, işe girmiş çıkmışım, derken mezun olmuşum, muhteşem bir tatil yapmış ardından tekrar işe dönmüşüm... Erasmus'tan artık akraba olduğumuza inandığım Yunan dostlarımız gelmiş, Türk olanlarıyla çoktan o temelleri perçinlemiş sık sık görüşür olmuşum. -Sahi, cidden topu topu 1 sene mi geçmiş hayatlarımız çakıştığından beri? Sanki asırlardır arkadaşmışız gibi...-

Sonra Hürriyet tekrar yarışma açmış ama bu sefer ödül almak adına değil de, davetli olarak; eski dostlarımı görmek adına gitmişim... (PS. Oylama için destek olan herkese sonsuz teşekkürler, bir dahaki sefere umarım=) ) Derken Radikal'in Genel Yayın Yönetmeni, arkadaşımla bizi kendi blog yazarları arasına davet etmiş, yazılarımı artık daha çok kişiyle paylaşır olmuşum... Vesaire vesaire... 

İşin hala yadırgadığım kısmı ise kendimi bildim bileli olduğum öğrencilikten artık terfi almış, iş hayatına adım atmış, yalnız yaşamaya başlamışım. Adam olmak adına atılan adımlar bunlar mıdır acaba? Adam olacak çocuklar ne zaman adam olurlar peki? Hı Barış Abi?..




Sonunda Yastıkları Konuşturdular

Yastıkaltı yatırıma hiç beklenmeyen bir yerden, yastıkların ta kendisinden tepki geldi!
Şu sıralar Garanti'nin yepyeni internet kampanyasında dile gelen yastıklar yastıkaltı yatırımın getirisini, götürüsünü kendi tatlısert bakış açılarıyla yorumladılar.

Türkiye'nin yakından tanıyıp çok sevdiği isimler: Özkan Uğur, Mazhar Alanson, Bartu Küçükçağlayan ve Gupse Özay'ın sesleriyle hayat verdiği yastıklar yastıkaltı biriktirme alışkanlığı üzerine neşeli yorumlar yapıyor, çektikleri çileyi dile getiriyorlar.

Onların bakış açısından yastıkaltı birikimin zorluklarını, zahmetlerini dinledikçe stres yönetimindeki yeteneklerini takdir edecek, birikim güvencesiyle ilgili kaygılarına siz de hak vereceksiniz. Yastıkların bile 'Yeter artık' dediği yastıkaltı yatırıma güvenli ve kazançlı bir alternatif olarak, neyse ki Garanti hep hizmetinizde.

Yastık altındaki altını ekonomiye kazandırmak amacıyla fiziki altınları mevduat olarak alan Garanti, 98 şubesiyle 'Altın Salısı' hizmeti veriyor. Takı ve altınların değeri, altın eksperleri tarafından hesaplanıp Altın Hesabı’na yatırılıyor. Böylece altın birikimleri çalınma korkusu olmadan garantiye alınıyor.

NET Hesap ise farklı birikim hedefi olan müşterilere vade sonunda elde edilecek net kazancı ilk günden bildiriyor. Birbirinden farklı 4 hesap sayesinde müşteriler hem biriktirme alışkanlığı kazanıyor hem de vade sonundaki getirisini hesap açılışında garantiliyor.

Garanti'nin birikim ihtiyaçlarınız için en uygun çözüm önerileriyle ilgili daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz, yorumlar #yastıkaltıyatırım hashtag'inde.



Bir bumads advertorial içeriğidir.

Akışına Bırak Her neyse Geçer


Pinned Image

Değil midir? Madem yaza daha iki mevsim var, madem hava kendi keyfinde takılıyor, o halde biz de oyunun kurallarına uyar, keyfimizi alır buraya yerleşiriz. Damlaların ardından da bakmak güzel olmaz mı hem arada? Hep resmin içinde koşturmanın lüzumu yoktur belki. Herşeyi kendi akışına bırakmak, oluruna bırakmak varken, güneşin geç kalmasına inat yapmanın alemi var mı? Belki damlaları kuytu bir köşeden sessizce izlemek, resmin bütünlüğünü görmemizi, buğulu olsa da, aslında bütünde ne de güzel durduğunu farketmemizi sağlar... Belki de damlaların altında olsak dahi, ıslanmanın uzaktayken düşündüğümüzün aksine, aslında sakinlik ve huzur verdiğini açıklamış olur yağmurlar..
Kim bilir...



Pinned Image


Pinned Image

*Fotoğraflar alıntıdır.

BookinTurkey’in Erken Rezervasyon Fırsatları İle Seyahat Bir Tık Ötede

En uygun fiyat alternatifleriyle BookinTurkey.com,  Hürriyet Online Alışveriş Festivali’nde, kaçırılmayacak tatil seçenekleri ile yurt içinde erken rezervasyon fırsatları sunuyor.

Türkiye'nin ilk turizm portalı BookinTurkey.com, bu yıl 08-22 Aralık tarihlerinde ilki gerçekleşecek Hürriyet Online Alışveriş Festivali kapsamında erken rezervasyon avantajları sunuyor. Yapmanız gereken sadece sitede bulunan birbirinden cazip tatil seçeneklerinden birini seçmek ve rezervasyonunuzu gerçekleştirmek.

ONLINE SEYAHATİN ÖNCÜSÜ BOOKINTURKEY.COM

Türkiye online seyahat pazarının ilk ve öncü ismi BookinTurkey.com, yurt içi ve yurt dışında en iyi otellere online rezervasyon imkanının yanı sıra, üyelerine en hızlı ve en ucuz uçak bileti alternatiflerini sunmaktadır. Türkiye ve dünyada onbinlerce otele ve tatil köyüne rezervasyon yapmanıza olanak sağlayan BookinTurkey.com, İç hatlarda THY, AnadoluJet ve AtlasJet, dış hatlarda tüm havayollarına uçak bileti rezervasyon hizmetinin yanısıra, araç kiralama ve transfer hizmeti de vermektedir.


BookinTurkey web sitesi: http://www.bookinturkey.com/anasayfa






Setur

Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Cheesecake Factory @USA

Home
Flourless Godiva Chocolate Cake topped with a Layer of Godiva Chocolate Cheesecake loaded with Chunks of Godiva Milk Chocolate and topped with a layer of Godiva Chocolate Mousse.
Amerika'ya gideceğim belli olduğunda, 'yapmadan dönme' tavsiyelerinin başında yer almıştı burası.O yüzden de Boston'da yalnız başıma keşfe çıktığım ilk gün karşıma çıktığı an diğer heryeri unutup içeride bulmuştum kendimi...

Cheesecake kültürünü tam anlamıyla yaşayabileceğiniz, son derece şık ve elit dekor ve kadrosuyla içinizden  inceden bir 'waow' geçireceğiniz bir yer burası...

Gökçen Gökyer Blog Konuk Yazar

Makaron Ankara'da nerede yenir? MACARONS d'ANTOINETTE

Son zamanların en gözde tatlı aperatiflerinden biri olan makaronun, her yerde her türlü yenen bir tatlı olmadığını deneyimlemiş bulunmaktayım. Bu yüzden, yeni bir makaroncu bulduğumda hevesle gider denerim, hatta kendim de bu konuda çalışmalar içindeyim evimde pişirmek adına. Yakında olumlu sonuçlar alacağıma eminim! 

Ankara'da da birkaç yerde denemiş, çok başarılı bulamamıştım. Hatta Fransız bir arkadaşımla
gidip yerinde tespitte bulunmuşluğumuz var.=) Nitekim, onun ve gurme arkadaşım Oburcan'ın da tavsiyeleri üzerine
bulduğum bu kafe, gerek dekorasyonu, gerekse farklı aromalara sahip makaron çeşitleriyle beğenimi kazanmış durumda. 

İçeri adım attığınızda kısa bir sürelik de olsa kendinizi Paris'te butik bir kafede hissetmeniz ve birçok farklı
makaron çeşitleriyle arkadaşlarınızla hoş sohbete dalıp gitmeniz olası.

Evlerde Yılbaşı Detayları @DEKORASYON



Evet açtık mı fonda şarkımızı? Tamam o halde yazıya başlayabiliriz... Yeni yıl olumlamalarıyla başladığımız yeni yıl hazırlıklarına ev detayları ile devam ediyoruz. Madem yeni yıl için yeni ve güzel dileklerimiz; umutlarımız var, madem yeni yıl ağacımıza yeni aksesuarlar konduruyoruz güzel enerjiler çağırmak adına, o halde bu ay bu şekilde aklımıza gelen her başlığın altına yediriyoruz güzelleştirmeleri. Ben kendi adıma, bulduğum her fırsatı değerlendirip İyi İçerik Atölyesi'nde de öğretildiği üzere 'Jump at Opportunity' durumundayım ve yeri geldiğinde minik de olsa güzel enerjisi olan her aksesuara yönelmiş durumdayım 'ev' başlığına dair. 

Sizle de ilham verici detaylar paylaşmaya devam ediyorum ve bu dosyamız dekorasyon konseptli...Sırada yılbaşı sofraları var, takipte kalın;)) 

Pinned Image

Fischmarkt, HH @AVRUPA GÜNCESİ

Hazır Hamburg'dan; 'Flohmarkt'tan bahsetmişken, 'Fischmarkt'ı da anlatmadan olmaz diye düşünüyorum... Aslında yarım bir sene yaşamış olduğum yer hakkında şimdiye kadar çok fazla şey paylaşmamış olmam biraz ilginç gelmekte. Dönmenin verdiği buruklukla, çok hatırlamak istemediğimden mi, yoksa aradan zaman geçtikçe kıymet bilip özlemimin artmasından mıdır bilinmez -halbuki hep çok sevdim Hamburg'u-, sanırım bir süre Avrupa Güncem'i Hamburg meşgul edecek... =)
Almanları hep takdir etmiştim orada yaşadığım sürece; iş zamanı çalışmayı, tatil zamanı eğlenmeyi çok iyi biliyorlar ve ikisinin de hakkını veriyorlar diye... Fischmarkt da bunun küçük bir kanıtı bana göre...
Landungsbrücken'ı takip ederek liman boyu ilerlediğinizde, vapurların duraklarından biri olan Altona'da bulacaksınız Fischmarkt'ı. 
Büyük bir han burası. Haftaiçi organizasyonlara da ev sahipliği yapan bu koca han, cumartesi günleri tek bir amaç için hizmet vermekte; o da eğlence! Cumartesiyi pazara bağlayan geceler, sabah 5'te başlayan konser, pazar öğlen saatlerine dek sürer, hanın dışarısında da yiyecek-giyecek pazarı kurulur, aynı zamanda oranın meşhur olan balık ekmekleri (fisch brötchen) kapış kapış giderdi.
Öyle de ilginç bir konsepte sahip ki burası, aynı zamanda hem gece eğlencesi sonrası (buranın çorbacı mantığıyla) karnını doyurmaya gelen gençleri karşılardı, hem de gündüz çok uygun fiyatlarla satışı yapılan taze sebze-meyve almaya gelen yaşını almışları, aileleri ve öğrencileri ağırlardı. Güne yeni başlayan pazar alışverişini yapan insanlar da hatta bazen içerdeki eğlenceye katılır, bir gün öncesini hala tamamlamamış, alkolün etkisinde eğlenen insanlara dahil olurdu. Öğle sularına varmadan da herkes dağılır, geriye pazar ve yiyecek artıkları kalırdı.
O kadar ilginç bir konsept olarak gelmişti ki bana burası, Stadtfotografie (şehir fotoğrafçılığı) dersinde proje konusu olarak seçmemi sağlamıştı. Hem tüm gece eğlenmiş gençlerin gözüyle çalıştım burayı, hem de güne erken ve zinde başlayıp pazar alışverişini yapan kişiler gözünden deneyimledim. Her ikisinde de keyif almak kaçınılmaz oldu.
Eğlenmesini bilmek lazım diye düşündürmüştü bana burası her seferinde bir de... Ne kadar sınırları zorlasanız da, hep o çizgiyi koruyan, haftanın stresini attıktan sonra mesai zamanı geldiğinde aynı zindelikle haftaya başlayan insanlar Hamburglular... Belki de asıl ihtiyacı olan bu insanların verimini arttıran...


Yeni Yıl Olumlamaları Başladı =)


İşte yine bir yılı geride bırakmanın burukluğu, bir yandan da yeni bir yıla hazırlanmanın 'tatlı bir telaşı' -öyle derler ya hani-... Az önce yılbaşı ağacımı hazırladım yine, geçtiğimiz yıllarda da olduğu üzere. Ağaç aynı, ama üzerine taktığım süsler hep artmakta, yenilenmekte. Tıpkı yeni yılların da insanlara getirdiği değişiklikler gibi: Siz hep aynısınızdır, ama her yıl size eklenenler yenidir, yeniliktir... 
Ağacı da acaba bu mantıkla mı süslüyorum her yıl diye düşünüyorum. Her sene yeni bir detay katmak için ağaca özen gösteriyorum, o bir dilek ağacıymışçasına... Ben ona her yıl yeni ve güzel enerjiler yüklemeliyim ki yeni yıl da bana yeni ve güzel enerjiler getirsin.  Sonra da geçmiş yılları düşünüyorum ağacın benimle olduğundan bu yanaki... Öyle de olmuş gibi sanki... Ben yeni umutlar yükledikçe, yeni hayaller gerçekleşmiş geçirilen her senede.. Olumlama değil mi en nihayetinde?.. Hem ne demişler? Sen iste, çok istedikten sonra... ;)

Gömülü resim için kalıcı bağlantı

Hürriyet Bumerang Ödül Gecesi Şahanesi

Hürriyet'in blog yazarlarının ve seçkin davetlilerin bir araya geldiği 2. Bumerang Ödül Gecesi, 29 Kasım Perşembe günü Hilton Convention Center'da gerçekleştirildi. Herşeyi düşünülmüş organizasyon tüm gelenlerin geceden memnun ayrılmasını sağladı... 

Flohmarkt @AVRUPA GÜNCESİ

Vintage diye de adlandırılan, çoğu zaman antika hissi veren, kimi zaman sadece ikinci el olan eşyalar ülkemizde her ne kadar son zamanlarda değer kazanmış olsa da, Almanya'da bu iş çoktan popüler kültürde yerini almış durumda. Flohmarkt denilen pazar, her cumartesi sabitlenmiş olan saatlerde kurulur ve müşterisi daim olurdu biz orada; Hamburg'dayken... Eminim hala da öyledir... Hem çok uygun fiyatlarda, hem 'böyle şeyler vardı eskiden sahi' dedirten nostalji tadında, hem de 'antika birşey buldum sanırım!' heyecanı veren birçok eşya almanız mümkün. En çok da bisiklet alanların ve satmayı düşünenlerin uğrak yeri Flohmarkt... Şehrin ulaşım ağında büyük önem taşıyan aracı olan bisikletler, her daim değerli ve revaçta burada. O yüzden, ne zaman ki bisikletinizi değiştirmeye karar verdiniz, yolunuz mutlaka Flohmarkt'tan geçmeli
-ki şehre hakimseniz zaten siz çoktan oraya varmışsınız demektir.
Bizim en büyük keyiflerimizden biriydi burası, hem de hiç ikinci el ürünle ilgilenmeyen insanlar olarak... Ne minik kutular kaldı almadığımız, ne takılar, ne CD'ler, ne kartpostallar... 



Cafe Concept @DEKORASYON

Artık kahve içmek başlı başına bir kültür oldu sanıyorum günümüzde. Çeşitlenerek çoğalan kahve zincirleri ile hem farklı aroma ve tariflerle kahveye olan ilgiyi arttırmakta, hem de mekana atılan rahat koltuklar, şık dekorasyonlarla birer konsept oluşturmakta. O kadar ki, bu kahve mekanları,  farklı sunumlar ve tasarımlarıyla evlerde de yerini aldı. Birer kahve köşesi, kafe ortamını anımsatan mutfak malzemeleri ve kafelerde sıkça rastladığımız farklı tatlıları ile...

Pinned Image


Oje Detay-2 @FASHION

Tırnak tasarım alarmını yaz mevsimi için vermiştik, ne var ki bu durum aldı başını gidiyor. Üstelik yeni tasarım ve renklerle. Özellikle şu taş işlemeli olan modeller favorim, eğer satılan bir yer bilen olursa bana haber versin lütfen! =)

Imagem pinada

Parti Aperatifleri @MUTFAK

Ev-bahçe partilerinde; toplaşmalarda ev keyfi yapmaya karar verildiğinde hazırlanılabilecek eğlenceli, pratik ve bir o kadar da lezzetli atıştırmalıklar şık sunumlarla masalarda... Hazır doğum günleri (!) ve yılbaşı kutlamaları yaklaşıyor iken bir kenarda tutmakta fayda var;)

Imagem pinada

Aydınlatmalar @DEKORASYON

Mekanı algılamanızda belki de en büyük paya sahiptir aydınlatmalar. Ama en çok da onlar arka planda kalır, onlar unutulur mekanda, zira çoğu kimse kafasını kaldırıp ışığın kaynağına değil, resmin bütünüe dalar. Halbuki bilmez ki bazı zamanlar ışıktır, yakaladığı açıdır, kullanıldığı köşe bucaktır hoşluğunu veren ortamın. Hele ki kendisi de şık bir dizayna girmeyi başarmışsa aydınlatmanın, özel birer ilgiyi haketmekteler kanaatindeyim...


Pinned Image

Sakinleştiricinizi A(ç/l)dınız mı?


Imagem pinada

 
İster işyerinizde olun, ister arabanızda, isterse evinizde... İnsanın kafasını dağıtmaya, sakinleşmeye veya mevcut sakinlik halini korumaya çoğunlukla ihtiyacı olur. Bunu sağlayacak en temel terapi yöntemlerinden birisi de müziktir. Benim için böyledir bu durum en azından. 

Tam da böyle bir hisle keşfettiğim radyo kanalları bu duygu ve düşüncelerime tercüman oldu. Çoğu zaman kendi playlistimi dinliyormuş hissi yaşadığım için çalan neredeyse her müzik huzurumu arttırmakta. Nedir bu radyolar derseniz kendileri MaxFm / MaxFm jazz ve JoyFm olurlar. Kaliteli müzik dinlemek için bire bir hepsi de. MaxFm'i sabahları yolda telefonumdan, gün boyu işyerimde internet üzerinden ve gece evde ses sisteminden yani neredeyse her an her yerde dinler bir vaziyetteyim. Ankara Radyosu olması da kendinizi 'sosyal network'ün merkezinde hissettirmekte -ki bu beni ayrı sakinleştirmekte. Hele ki sabahları Özgür Aksuna'yı yakalamışsanız, herhangi bir arkadaşınızla günaydınlaşıyormuşçasına kendisiyle iletişime geçebilir, güne pozitif başlayabilirsiniz. Radyoyu kendinizinmiş gibi hissettiren,  size yaşadığınız şehir hakkında sürekli güncel bilgiler veren başarılı bir radyo kısacası.

Dekorasyonda Detay @DEKORASYON

Bazen farklı renklerin kombini, bazen küçük bir objenin eşliği, bazen de sadeliğin asaleti tüme varımda önemli roller oynamakta. Çok salaş, özensiz denilebilecek dekorlar bile bir anda şık bir dokunuşla şekil değiştirmekte ve ilgi çekici bir hale dönüşmekte. Asıl konu o sihirli eli keşfetmekte... Unutulmaması gereken,  'şık dizaynlar detayda gizlidir'. ;)

Imagem pinada

"Statue of Liberty" @USA

New York dendiğinde akla ilk gelen karelerden birisidir Özgürlük Heykeli. Bu sebepten, her turist gibi bizim de New York'a gittiğimizde görülmesi gereken yerler listemizde ilk sıralardaydı kendisi...

Heykele ulaşım adada yer almasına rağmen oldukça kolay. Tek sıkıntı, eşyanız çoksa bekleyeceğiniz sıra ve sıkı güvenlik taraması olabilir... Onun dışında sürekli olarak vapur seferleri düzenlenmekte ve okyanusta ilerlemek şehrin silüetini gözlemleyebilmek adına çok iyi bir fırsat niteliğinde.

 


Ayakkabılar da Seksi Olabilir! @FASHION

Bazen çok sade; bir kot, bir beyaz t-shirt giyer çıkarsınız. Ama ortamdaki en şık ve alımlı kişi siz olursunuz. Neden mi? Çünkü bütün gözler ayağınızdadır;))
 
Imagem pinada

More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı